Evet, yanlış duymadın! O çok konuşulan “iç ses” aslında bağırsaklarında yaşıyor olabilir. Bilim insanları, aşkı ve çekimi belirleyen etkenlerden birinin de bağırsak mikrobiyomu – yani bağırsaklarında yaşayan trilyonlarca bakteriden oluşan ekosistem – olabileceğini söylüyor.

Mikrobiyom nedir?

Mikrobiyom, vücudumuzda – özellikle de bağırsaklarımızda – yaşayan bakteri, virüs ve mantar topluluğuna verilen isim. Bu canlılar sadece sindirime yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bağışıklık sistemimizi yönetir, ruh halimizi etkiler ve evet... belki de kalbimizi kime kaptıracağımız konusunda fikir yürütür!

Aşkın mikroplarla ne ilgisi var?

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, mikrobiyomun eş seçiminde etkili olabileceğini gösteriyor. Örneğin:

Meyve sineklerinde yapılan bir deneyde, farklı diyetlerle beslenen sinekler, kendi gibi beslenen sineklerle eşleşmeyi tercih etti. Bilim insanları bunun sebebinin bağırsak bakterilerinin değiştirdiği vücut kokusu olabileceğini düşünüyor.

Dubai çikolatası çılgınlığı nasıl başladı? Dubai çikolatası çılgınlığı nasıl başladı?

Farelerle yapılan çalışmalarda ise antibiyotikle mikrobiyomu bozulan dişi fareler, erkekler tarafından daha az çekici bulundu.

Bu örnekler, mikrobiyomun yalnızca fiziksel sağlığımızı değil, sosyal ilişkilerimizi de şekillendirdiğini gösteriyor.

Peki insanlar da böyle mi?

Henüz insanlar üzerinde kesinleşmiş veriler yok ama bazı ipuçları var. İnsan vücudu, özellikle ter yoluyla pek çok kimyasal sinyal salgılıyor. Bu sinyallerin bazıları mikrobiyom tarafından üretiliyor ve koku yoluyla diğer insanlara aktarılıyor. Kimi bilim insanlarına göre, “birini kokusundan hoşlanmamak” aslında mikrobiyomların çatışması olabilir!

Yani, biriyle neden tık diye “elektrik almadığını” hiç düşündün mü? Belki de bakterileriniz anlaşamamıştır.

Mikrobiyomunu sev, doğru aşkı bul!

İşte bu yüzden, sağlıklı beslenmek ve mikrobiyomuna iyi bakmak sadece bedensel değil, belki de duygusal hayatın için de önemli. Lifli gıdalar, fermente yiyecekler (yoğurt, kefir, turşu gibi), bol su ve düzenli uyku… Belki de gelecekte “kalp kırıklığını” probiyotikle tedavi edeceğiz, kim bilir?

Kaynak: Haber Merkezi