Aşk, sadece bir duygu değil, aynı zamanda beyin ve vücut üzerindeki etkileriyle şekillenen karmaşık bir olgudur. Bilimsel açıdan bakıldığında, aşk beyin aktivitesinin ve çeşitli hormonların etkisiyle şekillenir. Dopamin ve serotonin gibi kimyasalların etkisiyle kalp atışı hızlanır, iştah azalır ve kişinin genel sağlığı üzerinde çeşitli olumlu etkiler görülebilir. Bunun yanı sıra, aşkın psikolojik etkileri de özgüveni artırarak, kişinin sosyal ve mesleki yaşamında başarı sağlamasına yardımcı olabilir.

Bilimsel bakış: Aşk ve beyin

Bilim adamlarına göre aşk, beyin aktivitesinin bir sonucu olarak tanımlanır. Beyindeki hormonların artışı ile duygu değişimleri yaşanır; dopamin, norepinefrin ve feniletilamin gibi çeşitli beyin içi hormonlar etkinleşir. Bu hormonlar, kişiyi sürekli olarak karşısındaki kişiyi düşünmeye iter ve beynin sağ bölümündeki dopamin içeren bölgelerde yoğun bir aktivite yaratır. Bu dönemdeki temel duygu, sürekli karşıya odaklanma ve aşık olunan kişiye duyulan yoğun ilgidir. 

Çiğli Belediye Başkanı Yıldız'dan, Leyla Teyze’ye bayram sürprizi! Çiğli Belediye Başkanı Yıldız'dan, Leyla Teyze’ye bayram sürprizi!

Aşk Beynin Ve Kalbin Sırları (2)

Aşk sadece bir duygu mudur?

Aşık bireylerin beyin MR görüntüleri incelendiğinde, özellikle dopaminin yoğun olduğu bölgelerdeki aktivitenin arttığı gözlemlenir. Bu süreçte kişi, sürekli karşısındaki kişiyle ilgili düşüncelerle meşgul olur. İlk aşk döneminde bu yoğunlaşmış dikkat, duygusal uçlarda yaşanırken, ikinci ve üçüncü aşamalarda daha sakin, güven duygusu, sevgi ve iletişim ön plana çıkar. Bu dönemde serotonin ve endorfin gibi mutluluk hormonları devreye girer ve kişi daha dingin bir aşka doğru yol alır.

Aşk Beynin Ve Kalbin Sırları (3)

Aşk olmazsa meşk olsun?

Ne yazık ki bilimsel çalışmalar, aşkın hayati önemini vurgulamaktadır. Aşkın reddedilmesi, terk edilme ya da kalp kırıklığı gibi durumlar, bazı bireylerde depresyon ve intihar girişimlerine yol açabiliyor. Özellikle genç bireylerde, sosyal dışlanma ve yalnızlık gibi duygular, aşkın reddedilmesiyle birleştiğinde yaşam isteğini azaltabiliyor. Bu tür durumlar, toplumda aile içi problemleri ve şefkat eksikliklerini de ortaya çıkarabiliyor. Hükümetler, gençlerin sosyal ilişkilerini güçlendirmek ve bu tür olumsuz sonuçların önüne geçmek için çeşitli önlemler almaya çalışıyor.

Muhabir: Tuğçe Cengiz