Empresyonizmin öncüsü olarak modern sanatın en önemli isimlerinden biri kabul edilen Claude Monet, resimde ışık ve renk kullanımını baştan tanımladı. "İzlenim: Gün Doğumu" adlı eseriyle bir sanat akımına isim veren Monet’nin, doğa ve ışıkla dans eden tabloları hala hayranlık uyandırıyor.
Empresyonizmin doğuşu
Oscar Claude Monet, 1840’ta Paris’te doğdu. Beş yaşında ailesiyle Le Havre kasabasına taşındı ve burada resme olan ilgisi keşfedildi. 15 yaşında yaptığı karikatürlerle para kazanmaya başladı. 19 yaşında Académie Suisse’de sanat eğitimine başladı ve burada empresyonizmin diğer büyük isimleriyle tanıştı.
Sanat eğitimine rağmen geleneksel teknikleri reddeden Monet, açık havada resim yapmaya yöneldi. 1872’de yaptığı "İzlenim: Gün Doğumu" adlı tablosu, sanat eleştirmenleri tarafından küçümsense de, bu eser empresyonizm akımının doğuşuna yol açtı.
Renk ve ışığın ressamı
Monet, doğanın ve değişen ışığın etkilerini yansıtabilmek için detaylı fırça darbeleri ve renkli gölgeler kullanarak resimde yeni bir dönem başlattı. Özellikle suyun, gökyüzünün ve bahçelerin değişen tonlarını yakalamaya odaklandı. En ünlü eserlerinden bazıları arasında "Nilüferler", "Rouen Katedrali Serisi" ve "Parlamento Binası" serisi bulunuyor.
Zor hayat, büyük miras
Monet, kariyerinin başlarında yaptığı resimler ilgi görmediği için ekonomik sıkıntılar yaşadı. Ancak yıllar içinde sanatı takdir edilmeye başladı. İlk eşi Camille Doncieux'nun ölümünün ardından ikinci eşi Alice Hoschedé ile Giverny’ye yerleşti ve buradaki bahçesi onun en büyük ilham kaynağı oldu.
1926 yılında akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybeden Monet, empresyonizmin en önemli temsilcilerinden biri olarak tarihe geçti. Bugün eserleri dünya çapında müzelerde sergileniyor ve modern sanatın temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor.