2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmeleri kapsamında TBMM Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçesi ele alındı. CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmasında hükümeti ve vatandaşın sarayları gezmesinin maliyetini sert sözlerle eleştirdi.
"Milli Saraylar halkın değil, zenginin seyirliği oldu"
Kılıç, konuşmasında hükümeti hedef alarak, "Saray deyince artık bir saray ve bir kişi akla geliyor. Bu ülkede bir saray sever var: yazlık, kışlık, uçan, kaçan saraylar onun; meydanlar, sokaklar bizim olsun" dedi.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Milli Saraylar da Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı. Ardından, Gezi Direnişi sırasında 'Camide içki içtiler' yalanını basına servis eden Yasin Yıldız atandı. Bu atama, AKP zihniyetini özetler nitelikte."
Kılıç, saraylara yönelik ziyaret ücretlerinin de halkın ulaşamayacağı kadar yüksek olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Sadece Topkapı Sarayı'nın giriş üreti 270 TL, gece gezerseniz 1000 TL! Düşünün, dört kişilik bir aile olarak ecdadımızı görmek isteseniz 4 bin TL ödemeniz gerekiyor. Bu, sarayların sadece zengine seyirlik olduğunu gösteriyor. Bir çay içmek isterseniz, çayın bedeli 45-50 TL. Halk, sarayları dışarıdan izliyor; içeride lüks kafelerde zenginler oturuyor."
"Bu devletin kolonları yıkıldı"
Konuyu bütçe görüşmelerinin önemine getiren Kılıç, "Parlamento'nun en önemli görevi bütçe yapmaktır. Ancak öyle bir anayasasızlık yaşıyoruz ki, bu bütçe Saray'da hazırlanıyor ve vatandaşa hiçbir şey düşmüyor. Saraydan üç elma düşse biri 5'li çetelere, biri akrabalara, biri de pusuda bekleyen akbabalara gider. Vatandaşa düşse düşse kafasına taş, gözüne yaş, yüreğine telaş düşer" ifadelerini kullandı.
"Tek adam rejimleri yıkılmaya mahkûmdur"
Kılıç, bölge ve dünyadaki siyasi görüşlerine de değinde bulunarak, şu uyarılarda bulundu:
"Tek adam rejimlerinin beslendiği üç şey vardır: korku, kaos ve ayrımcılık. Bu örnekleri çok yakından tanıyoruz. Afganistan'da, Suriye'de yıkılan sistemlerin benzer tehditleri yarın bize de yönelebilir. Bu nedenle Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında tek adam rejimine karşı verdiğimiz mücadele, siyasi bir tercih değil, bir varoluş mücadelesidir."
Geleceğe dair umutsuz olmadıklarını vurgulayan Kılıç, sözlerini şu çağrıyla bitirdi:
"Biz umutların değil, diktatörlerin ve sümürü düzenlerinin yıkıldığı bir dünyayı savunuyoruz. Bu gerçekleşene kadar mücadelemiz devam edecek."