KÜLTÜR-SANAT

Eski çağların oyunlarıyla günümüzü buluşturuyor

Tarih tutkunu Gökçen Göksel, antik kentlerde iz sürdü ve binlerce yıllık oyunları gün yüzüne çıkardı. Şimdi bu oyunları modern dünyaya uyarlayarak kültürel mirası yaşatıyor.

Abone Ol

Geçmişin izlerini sürmek bazen bir harita, bazen bir kazı, bazen de bir çocukluk merakı ile başlar. Tarihi yerlere olan ilgisiyle antik kentleri gezen Gökçen Göksel, yıllar süren araştırmalar sonucu binlerce yıllık oyunları keşfetti. Antik çağlardan günümüze uzanan bu oyunları modern dünyaya uyarlayan Göksel, “Oyun Atlası” projesiyle kültürel mirasın korunmasına katkıda bulunuyor.

Antik kentlerde oyun izleri

Gökçen Göksel, çocukluğundan itibaren antik kentleri gezerken geçmişteki oyunları merak ettiğini belirtiyor. Üniversitede seyahat ve tur işletmeciliği okuyan Göksel, araştırmalarını derinleştirerek müze envanterlerinde kayıtlı oyunları inceledi. Helenistik döneme ait taşlara kazınmış oyun izlerini tapınak girişlerinde, sütunlu yollarda ve şehir kapılarında bulduğunu aktaran Göksel, bu oyunların tarih boyunca farklı versiyonlarla yaşadığını belirtiyor.

Unutulan oyunlar yeniden hayat buluyor

Göksel, araştırmalarını “Oyun Atlası” projesine dönüştürerek, keşfettiği oyunları günümüze uyarlamaya başladı. Binlerce yıllık geçmişe sahip bu oyunların bazıları bugüne kadar gelmeyi başardı. Örneğin; dokuz taş, antik dönemde dokuz, sekiz, altı dilimli dokuz taş olarak adlandırılıyordu. Mangala, Osmanlı döneminde popüler hale gelmeden önce taşlara kazınarak oynanıyordu. Tavlanın ilk versiyonu olan “Ludus duodecim scriptorum” ise Romalılar döneminde yaygındı. Hindistan’dan İpek Yolu aracılığıyla Anadolu’ya ulaşan Peçiç de bu oyunlardan biri.

Kültürel mirasa oyunlarla dokunmak

Göksel, sadece oyunları keşfetmekle kalmıyor, aynı zamanda atölye çalışmalarıyla çocukları ve yetişkinleri geçmişe götürüyor. Sabancı Vakfı tarafından “Fark Yaratanlar” arasına seçilen bu proje sayesinde antik kentlerde oyun atölyeleri düzenleniyor. Antik oyunları deneyimleyen katılımcılar, tarihi sadece kitaplardan değil, bizzat yaşayarak öğrenme fırsatı buluyor.

Göksel’in aktardığına göre, İstanbul’daki Sultanahmet Meydanı’nda yer alan Dikilitaş’ın dibinde ve Ayasofya’da Mangala oyununun kazınmış izlerine rastlamak mümkün. Göksel, bu oyunların zaman içinde unutulmasına rağmen aslında 5 bin yıllık bir geleneğin parçası olduğunu belirtiyor.

Yeni keşifler yolda

Gökçen Göksel, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Şu sıralar Urartular dönemine ait büyüleyici şekillere sahip Ur isimli oyunun izini sürüyor. Göksel, bu oyunları yeniden canlandırarak hem kültürel mirası korumayı hem de yeni nesillere aktarmayı amaçladığını söylüyor.

“Bu oyunlar sadece birer eğlence aracı değil, aynı zamanda tarihin ve kültürün birer aynası. Onların hikayelerini anlatmaya ve yaşatmaya devam edeceğiz.” diyen Göksel, çalışmalarına farklı antik kentlerde devam etmeyi planlıyor.