Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) geçtiğimiz hafta yaptığı elektrik zammının ardından faturaların yapısını mercek altına aldı. EMO İzmir Şube Başkanı Gülhan Gürler, elektrik üretim maliyetlerinde kayda değer bir artış olmadığını, ancak dağıtım bedelinin yüzde 34,5 oranında zamlandığını söyledi. Bu artışla birlikte bir konut faturasının yüzde 70,9’unun dağıtım bedelinden oluştuğunu belirten Gürler, “Enerji tüketiminin karşılığı fatura içinde yalnızca yüzde 19,1. Yüzde 10 ise vergi. Bu tablo kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
Yüksek kademeye zam: Dağıtım daha da şişti
Yeni tarifeye göre, günlük 8 kWh tüketim sınırının altında kalan konutlara uygulanan perakende enerji bedeline zam yapılmadı. Ancak bu sınırın üzerinde elektrik tüketen aboneler için 1 kWh enerji birim fiyatı yüzde 16,1 artışla 1,391181 TL’den 1,615460 TL’ye yükseltildi. Aynı dönemde dağıtım bedeli ise 1,365179 TL’den yüzde 34,5 artışla 1,836166 TL’ye çıkarıldı. Gürler’e göre bu durum, faturaya yansıyan artışın temel sebebinin enerji üretim maliyetleri değil, dağıtım bedellerindeki fahiş zamlar olduğunu ortaya koyuyor.
2021’de 183 TL olan fatura 2025’te 595 TL
EMO’nun hesaplamalarına göre, 4 kişilik bir ailenin aylık 230 kWh’lik asgari enerji tüketimi üzerinden oluşturulan elektrik faturası, 1 Nisan 2021’de 183,4 TL iken, 1 Nisan 2025 itibarıyla 595,8 TL’ye yükseldi. Gürler, “Fatura yüzde 224,8 arttı. Ama bu artışın kaynağı enerji değil, sistemin kendisi. Enerji bedeli yalnızca yüzde 24,5 artarken, dağıtım bedeli yüzde 642 zamlandı. Bu tablo, kamu yararının değil, özel dağıtım şirketlerinin çıkarlarının gözetildiğini gösteriyor” dedi.
“Verimlilik konuşamıyoruz, tarifeyle boğuşuyoruz”
Elektrik kullanımında verimlilik çağrılarının yerini artık tarifeye dair uyarıların aldığını söyleyen Gürler, “Yurttaşların çoğu zaten verimli aydınlatma ürünleri ve enerji sınıfı yüksek cihazlar kullanıyor. Ancak bu da yetmiyor. Çünkü artık faturanın büyük kısmı enerjiye değil, dağıtıma ayrılıyor. Karanlıkta oturmadan yaşamak için elektrik kullanmak zorundayız. Ama bu sistemde temel ihtiyaç bile lüks hale geliyor” diye konuştu.
Son kaynak tarifesi yaygınlaştı, dar gelirli de etkilendi
Geçmişte sadece sanayi ve ticarethanelere yönelik uygulanan “Son Kaynak Tedarik Tarifesi”, 2024 başı itibarıyla 417 kWh/ay ortalamasını geçen konut abonelerine de uygulanmaya başladı. Gürler, bu politikayla dar gelirli ailelerin de zamlı tarifeye sürüklendiğini belirterek, “Devlet destekleri yalnızca söylemde kaldı. Bu tarifeye göre tüketimi yüksek olan herkes, spot piyasadaki fiyatlarla karşı karşıya kalıyor. Oysa tüketim sadece tercihle değil, mevsimle, çocuk sayısıyla, ısınma biçimiyle de bağlantılıdır” dedi.
“Elektrik temel insan hakkı olmalı”
Elektrik enerjisinin yaşamın sürdürülebilmesi için vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Gürler, “Elektrik, temiz su ve gıda kadar önemlidir. Dünyada bu hizmete erişim, artık temel bir insan hakkı olarak görülüyor. Türkiye’de ise bu hak piyasa koşullarına terk edildi. Dağıtımda özel sektör mantığı hâkim oldukça, enerji yoksulluğu daha da artacaktır” dedi.
Çözüm: Kamu eliyle enerji yönetimi
EMO İzmir Şubesi Başkanı Gürler, yaşanan sorunların çözümü için kamunun yeniden enerji sektörüne doğrudan müdahil olması gerektiğini vurguladı. Gürler sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu tablo sürdürülebilir değil. Enerji üretimi ve dağıtımı, piyasanın insafına bırakılamayacak kadar kritik bir alan. Kamunun doğrudan yatırım yapması, dağıtım hizmetini maliyetine sunması gerekiyor. Fiyatları düşürmenin tek yolu budur. Elektrik sektöründe üretimden dağıtıma kadar tüm süreçleri yönetecek dikey entegre bir kamu tekeli yeniden kurulmalıdır.”
Ege'de Sonsöz