İZMİR

Foça Kybele Açık Hava Tapınağı: Anadolu’nun kadim tanrıçasına adanan mekan

İzmir Foça'da yer alan Kybele Açık Hava Tapınağı, M.Ö. 580'e dayanan tarihiyle Akdeniz’in en eski kutsal alanlarından birini oluşturuyor. Kybele kültüne adanmış bu eşsiz tapınak, dört farklı döneme ait izlerle arkeolojik bir hazine sunuyor.

Abone Ol

İzmir’in Foça ilçesinde, deniz kenarında yer alan Kybele Açık Hava Tapınağı, milattan önce 580 yıllarına kadar uzanan tarihiyle binlerce yıldır varlığını sürdürüyor. Ana Tanrıça Kybele’ye adanmış bu tapınak, sadece denizcilerin güvenle yol almalarını sağlamakla kalmamış, aynı zamanda Anadolu’nun bereket ve doğa tanrıçasına olan derin saygının sembolü haline geldi.

Tarihin izleri: 4 dönemden sur duvarları

Kybele Tapınağı’nın yaslandığı kayalık alanda dört farklı döneme ait sur duvarları yer alıyor. Arkaik dönemde harçsız yapılan surlar, Roma döneminde kireç harcıyla yenilendi. Ceneviz ve Osmanlı döneminde ise Horasan harcı (kum, tuğla parçası ve kiremit tozu karışımı) ile güçlendirildi. Bu katmanlar, tapınağın ve çevresinin yüzyıllar boyunca sahip olduğu askeri ve dini önemi ortaya koyuyor.

Kybele heykelleri ve adak havuzları

Tapınağın içinde, farklı boyutlarda beş niş Kybele’nin heykellerine ve kabartmalarına ev sahipliği yapıyordu. Kayaya oyulmuş adak havuzları, tanrıçaya sunulan adaklar için kullanılırken, denizcilerin fenerlerini koyduğu küçük nişler, denizden gelen ziyaretçilerin burada tapındığını gösteriyor. Bu kutsal alan, hem karadan hem de denizden tanrıçaya ulaşılabilecek bir inanç merkezi olarak Phokaia’nın dini hayatında önemli bir yer tuttu.

Kybele ve Athena: Tanrıçaların buluştuğu yer

Kybele Tapınağı’nın hemen üstünde, eski ortaokul binasının altında yer alan Athena Tapınağı bulunuyor. Anadolu tanrıçası Kybele ve Babilli Kraliçe Izdar’a dayanan Athena’nın altlı üstlü konumlanması, Phokaia’nın çok kültürlü dini yapısını gözler önüne seriyor. Phokaia’nın farklı bölgelerinde, İncir Adası ve Yeldeğirmeni Tepesi’nde de Kybele’ye adanmış alanların bulunması, Ana Tanrıça Kybele’nin bu topraklardaki derin saygısını bir kez daha vurguluyor.