Eskiden hayat 20’li yaşlarda düzene girerken, günümüzde birçok genç için bu yaşlar kaygı, belirsizlik ve umutsuzlukla geçiyor. Psikologlara göre, “20’li yaş sendromu” adı verilen bu dönem, geçim sıkıntısı, toplumsal beklentiler ve değişen kariyer dengeleriyle birlikte daha da zorlayıcı hale geliyor. Özellikle Türkiye'deki ekonomik ve sosyal koşulların gençler üzerindeki baskısı sendromu daha da derinleştiriyor.
Hayata geç atılmak bu dönemin temel nedeni
20’li yaş sendromu, üniversite eğitiminin yaygınlaşmasıyla birlikte daha geç yaşta hayata atılan bireylerde sıklıkla görülmeye başladı. Psikoloji literatüründe giderek daha fazla yer bulan bu sendrom, özellikle 24-25 yaşlarında ortaya çıkıyor.
Geçmişte aynı yaşlardaki bireyler iş yaşamına başlamış ve kendi düzenlerini kurmuşken, bugün mezun olan gençler iş bulmakta zorlanıyor, bulduklarında ise asgari ücretle ve çoğu zaman kendi mesleklerinin dışında çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu da kariyer, evlilik ve ekonomik bağımsızlık gibi alanlarda ciddi bir gecikmeye neden oluyor.
Bir başka ifadeyle, “Hayat artık 30’larda başlıyor” cümlesi gençlerin gerçekliği haline gelmiş durumda.
Türk gençlerini daha fazla etkiliyor
Uzmanlara göre 20’li yaş sendromu, Türkiye’de daha da yoğun yaşanıyor. Üniversite diplomasının değeri düşerken, mezunlar kalifiyesiz kişilerle aynı koşullarda rekabet etmek zorunda kalıyor. Öte yandan ev kurmanın, yaşam maliyetlerinin artmasıyla birlikte neredeyse imkânsız hale gelmesi de bu süreci daha da zorlaştırıyor.
Öne çıkan bazı nedenler şöyle sıralanıyor:
- Üniversite diplomasının değeri azaldı
- İş güvencesi yok
- Sıfırdan bir hayat kurmak artık çok zor
- Sosyal ve ekonomik baskılar giderek artıyor
Bu nedenlerle gençler hem bugünden memnun olamıyor hem de geleceğe umutla bakamıyor.
Sendromdan çıkış mümkün mü?
Uzmanlara göre bu sendromla başa çıkmak mümkün. İlk adım, bireyin pozitif ve destekleyici sosyal ilişkiler kurması. Bunun yanında psikolojik destek almak, kariyer planlamasını erken yaşta yapmak ve üniversite döneminde bireysel gelişime önem vermek oldukça kritik.
Ayrıca farklı düşünebilmek ve yaratıcı çözümler üretmek, gençlerin hem öne çıkmasını hem de psikolojik olarak daha güçlü hissetmesini sağlıyor.
Sadece akademik başarı değil, bireysel farkındalık ve beceriler de artık geleceğin kapılarını aralayan en önemli anahtar haline geliyor.