Türkiye, bir süredir "iklim kırbacı" olarak adlandırılan ani ve sert hava değişimlerinin etkisi altında. Mart ayında mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden sıcaklıkların ardından, nisan ayında gelen soğuk hava dalgası birçok kentte kar yağışına ve zirai donlara neden oldu. Uzmanlara göre bu geçişler, küresel ısınmanın artık somut etkileri arasında. 2025 yazı ise kuraklık ve aşırı sıcaklarla Türkiye'yi daha fazla zorlayabilir.
Mart’ta yaz, Nisan’da kış: Türkiye iklim krizini yaşıyor
Türkiye genelinde mart ayında yaşanan sıcak hava dalgası yaz aylarını aratmadı. Ülke genelinde birçok ilde sıcaklık rekorları kırılırken, 15 Mart’ta İzmir’de termometreler 31,1 dereceyi gösterdi. Bu, 1938 yılından bu yana mart ayında kaydedilen en yüksek sıcaklık olarak tarihe geçti. Ancak nisan ayında sert bir hava değişimi yaşandı. Balkanlar üzerinden gelen soğuk hava dalgası birçok şehirde kar yağışına ve don olaylarına yol açtı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, 2024 ocak ayında Türkiye genelinde ortalama sıcaklık 5,5 derece olarak ölçüldü. Bu, 1991-2020 yılları arasındaki ortalama değerin 2,6 derece üzerinde. Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi ise 2024 Ocak ayının dünya genelinde şimdiye kadarki en sıcak ocak ayı olduğunu açıkladı.
"İklim kırbacı" etkisini artırıyor
İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şermin Tağıl, iklim değişikliğinin etkilerinin artık inkar edilemez boyuta ulaştığını söyledi. "Ani sert hava değişimlerini ‘iklim kırbacı’ olarak tanımlıyoruz" diyen Tağıl, Türkiye’nin küresel ısınmanın etkilerini ortalamanın üzerinde yaşadığına dikkat çekti.
Tağıl, “Bir yanda yakıcı kuraklık, hemen ardından yıkıcı yağışlar ve seller. Her ani değişim doğayı sarsıyor, insan yaşamını hazırlıksız yakalıyor” ifadelerini kullandı. Kurak geçen 2024 yılının ardından, özellikle İç Anadolu, Güneydoğu ve Ege bölgelerinde 2025 yazında daha ciddi kuraklık koşulları bekleniyor.
Su krizi ve verim kaybı uyarısı
2023’ten bu yana yağış eksikliğinin sürdüğünü belirten Prof. Dr. Şermin Tağıl, bu durumun toprak ve su kaynaklarının yenilenmesini engellediğini söyledi. Tağıl, "Kış mevsiminde yeterli yağış alınamaması ve sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, ilkbaharda ciddi bir kuraklıkla birleşiyor. Bu birikimli etki, 2025 yazında çok daha ağır hissedilecek" dedi.
Kuraklığın özellikle tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunan Tağıl, "Bazı bölgelerde içme suyu temininde bile zorluklar yaşanabilir. Şehir planlamalarında ve tarım politikalarında bu gerçeklik dikkate alınmak zorunda" diye konuştu.