Ekrem İmamoğlu, Ankara'da düzenlediği toplantıda gazete, televizyon ve internet medyasının temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda, İstanbul'daki çalışmaları ve Türkiye Belediyeler Birliği’ndeki faaliyetleri hakkında bilgi verirken, gündeme dair önemli konulara da değindi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin soruya, “Günü geldiğinde milletimizin adaylara da milletimiz karar verecek. O iş de bir kısım elitlerin yön vereceği bir şey değildir” cevabını verdi. 

İmamoğlu, “ahmak davasından” ceza almaması için CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturacağı iddiaları için “Ben öyle bir fırsatçı insan değilim, öyle bir gündemin parçası olmam. Partimin genel başkanı var. Sıradan dava bile denmeyecek bir mesele var ortada. Ben görevimin başındayım. İstanbul’a hizmet ediyorum. Böylesi bir kavramla değil ama bir süreç gelişir, oluşur ya da dönemimin sonu olur, başka bir vesile olur. Oluşana kadar İstanbul’a hizmet etmeyi çok önemli buluyorum ve başarılı olmayı istiyorum. Öyle bir gündemim yok” yanıtını verdi. İmamoğlu, istinaf mahkemesindeki 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası aldığı dava için, “Yargısal tacize uğradığımı düşünüyorum. İstinaf Mahkemesi’nde adalete olan inancımı korumak istiyorum” değerlendirmesi yaptı.

“Her gün erken seçimi dilendirmek yerine…”

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığı konusunda sorulan soruya, “Hukukun işlemesi şarttır. Meşru bir düzenle adaylıkların oluşması gereklidir. Bu bağlamda günün geldiği noktada hukuka dair bir engeli olmadığı yerde herkesin hakkı olacağı gibi, sayın Erdoğan’ın da aday olması haktır. Erken seçimin siyasi partiler tarafından körüklenen, her gün gündeme atılan bir mesele olmasından ziyade halkın nabzının bunu belirlemesini daha güçlü buluyorum. Bu bağlamda bir zemin oluşuyor, ama ne zaman vücut bulur bilemem. Bir muhalif partisinin her gün erken seçim demesi yerine, benim partimin her gün ülkenin sorunlarına çözüm önerilerini anlatan bir parti olmasını daha değerli bulurum. Ki şu an partimizin yoğun bir program çalışması söz konusu. Böylesi bir süreç hem toplumu motive eder hem muhalefet açısından güven verici olur” yanıtını verdi.  

“Adaylık bir kısım elitlerin yön vereceği bir şey değildir”

İmamoğlu, “Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylıkta ismi geçenlerden biri de sizsiniz. Cumhurbaşkanı adayı mısınız?” sorusuna ilişkin olarak, “Günü geldiğinde milletimizin adaylara da milletimiz karar verecek. O iş de bir kısım elitlerin yön vereceği bir şey değildir. Benim partim var, partimin alacağı karar mekanizmaları işleyecek. Cumhurbaşkanına da millet karar verecek” dedi.

Mansur Yavaş ile aralarında rekabet kavramının gündem olmadığını dile getiren İmamoğlu, “Mansur Bey’in başarısıyla gurur duyarım. Bizim belediye başkanlarımızla olan diyaloğumuz, irtibatımız, dayanışmamız 2019 ilk aylardan itibaren başlamıştır. Bütün buluşmaları koordine ederek 5 yıl boyunca 11 büyükşehir belediye başkanı muazzam bir dayanışma ağı oluşturduk. Sanki bir yarış varmış gibi algılanmasına çok üzülüyorum. Böyle bir durumumuz yok. Mevki işine hiç sıcak değilim, daha doğrusu pozisyon meselesine. Biz takım arkadaşıyız, yol arkadaşıyız. Bu işin sağ açığı, sol açığı olmaz. Bunu ben genel başkanımla da paylaştım. Yol arkadaşlığı meselesinde hedef tektir, biz o hedefe koşan insanlarız” ifadelerini kullandı.

“SGK borcunuz var diyerek rutin uygulama diye anlatamazsınız”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’li belediyeler üzerinden gündeme getirilen SGK borçlarıyla ilgili soruya da şu cevabı verdi: “SGK borcunuz var diyerek, seçimden üç ay sonra haciz başlatmanızı rutin uygulama diye anlatamazsınız. Konuyla ilgili olarak TBB genel sekreterimizle bakan yardımcımızı görevlendirdik. Belediyelerin sıkıntılarının röntgenini çekip, hangi gelirlerin artırılması gerektiğini tespit etmek gerekiyor. Çözüm istiyorsanız, istişare edersiniz. Çağırırsınız TBB’yi. ‘Bunu nasıl yapalım, nasıl tahsil edelim’ diye sorarsanız. İBB olarak aman aman borcumuz yok. Ama özellikle ilçe ve beldelerin ezildiğini biliyorum. Borçların tahsil edilme sisteminin doğru dürüst bir sisteme evirmemiz lazım. Gelirlerin artırılması için mekanizma kurulmalı.”

“Nerede bu devlet diye sormak istiyorum”

Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren İmamoğlu, “Toplum olarak bugünlerde ağır travmalarımız var. Böylesine bir çaresizliği daha önce hiç yaşamadığımızı düşünüyorum. Son zamanlarda art arda patlak veren can yakıcı meseleler toplumsal kaygıları derinleştirmiştir. Bebeklerin canına kastedilirken “Nerede bu devlet” diye sormak istiyorum. Gasp, cinayet, tecavüz suçluları salıverilip aynı suçları tekrar işlerken “Nerede bu devlet” demek istiyorum” diye konuştu.

“Gençlerin geleceği mülakatla ellerinden alınıyor”

Ağır bir çürüme ve çöküş yaşandığını belirten İmamoğlu, “Nereye el atsanız elinizde kalıyor. Sağlık sistemi, eğitim, vergi adaleti, hukuk ve hürriyet... İşte biz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, legal hayatlarımızı hayatın her alanındaki illegal yapılara teslim etmemek, bu konuda güçlü bir toplum var etmek zorundayız. Gençlerin geleceği, mülakatla ellerinden alınıyor. “Değiştireceğiz” dedikleri mülakatı, artık bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen hala kılın kıpırdatılmaması ve insanların bu şekilde yüreğinin yanması, hepimizi acıtıyor” dedi.

“Olağanüstü bir eşitsizlik dönemi”

“Vatandaşın kimseye muhtaç olmadan insan onuruna uygun bir biçimde kendi emeğiyle geçinme hakkı elinden alınıyor” diyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Milletin artık yeter dediğini her yerde yaşıyoruz. Bu böyle gidemez. Bir avuç imtiyazlı dışında kimsenin kendini güvende hissetmediği bir ülkede cumhuriyeti kimsesizlerin kimsesi, herkesin güvencesi kılmak zorunluluğumuz vardır. Olağanüstü bir eşitsizlik döneminden geçiyoruz ve bu bildiğimiz bütün dengeleri altüst ediyor ve edecek. Bu dengeleri hep beraber tariflemek, anlamak ve buna göre tedbir almak durumundayız.”

“Filistin’de soykırım boyutuna dönüşen bir saldırı”

Uluslararası hukuk ve insan hakları konusundaki adaletsizlikler konusunda Gazze’deki savaş üzerinden değinen İmamoğlu, tüm bu eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için birlikte çalışarak yol ve yöntemler bulma zorunluluğunu ifade etti. İmamoğlu, “Filistin’de soykırım boyutuna dönüşen bir saldırı, bir insanlık suçudur ve ne yazık ki bütün dünyanın izlediği bir insanlık suçu dönemini bize yaşatmaktadır. Türkiye’nin çözüm süreçleri içinde yer alması gerektiğine inanıyoruz ve yerel almadığı ortamda doğru sonuçların oluşmayacağını biliyorum. Şu an Türkiye’nin bu süreçlerin tamamen dışında bırakılmış olması da üzücüdür” şeklinde konuştu.

İmamoğlu: Mevki meselesine sıcak değilim İmamoğlu: Mevki meselesine sıcak değilim

“15 Temmuz’un ardından böyle yapılara yaslanmayı bırakmayacaklar mı?”

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini organize eden Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen’in ölümüne ilişkin soruya da yanıt veren İmamoğlu, şunları söyledi: “Kara dönemin baş aktörünü Allah’a havale ediyorum. Allah bildiği gibi yapsın, başka bir önemi yok benim için. Başka örgütlerin başka oluşumların üreme ve türeme kapasitesi vardır bu ülkede. Hala ülkenin kurumlarına sızan, güzel dinimizi alet ederek mekanizma oluşturan yapılar vardır. Bunların karşısında hala susanlar vardır. Türkiye’yi niçin hala uçurumun kenarında gezdirmelerine fırsat veriyorlar? Bu ülke kurumlar ve kurallar ülkesi olmayı başaramayacak mı? 15 Temmuz’un ardından böyle yapılara yaslanmayı bırakmayacaklar mı?”