İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve 10 yönetim kurulu üyesi hakkında "basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak" ve "basın yoluyla halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" iddialarıyla 3 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle fezleke hazırlandığı bildirildi.
23 Şubat Pazar günü olağanüstü kurultay kararı almışlardı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, fezlekeyi kovuşturma izni talebiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği aktarıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 14 Ocak 2025 tarihli dava dilekçesi ile İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerinin görevlerine son verilmesi, yeni baro başkanı ve yönetim kurulu üyeleri seçilmesi talebiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldı. İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu ve 10 yönetim kurulu üyesi 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla ifade verdi. "Terör örgütü propagandası yapmak" ve "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" iddiasıyla hakkında soruşturma yürütülen ve dava açılarak "görevden alınması" talep edilen İstanbul Barosu yönetimi, 23 Şubat Pazar günü olağanüstü kurultaya gitme kararı aldı. Alınan olağanüstü kurultay kararına dair de konuşan Kaboğlu, "23 Şubat kurultayı demokrasinin ne olduğunu, demokrasinin ancak hukuk yoluyla inşa edilebileceğini, İstanbul Barosu'nun 66-67 bin avukatı bütün Türkiye'ye, yasama, yürütme ve yargıya duyuracak," dedi.
Ne olmuştu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Suriye'nin kuzeydoğusunda insansız hava aracı ile öldürülmesi hakkında 21 Aralık 2024'teki paylaşımı nedeniyle İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu hakkında "terör" ve "dezenformasyon" suçlamalarıyla soruşturma başlatmıştı. İstanbul Barosu Daştan ve Bilgin'in ölümüne dair 22 Aralık'ta, “Basına yansıyan bilgilere göre, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık'ta saldırı sonucu yaşamını yitirmişlerdir. Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması Cenevre Sözleşmesi'nin ihlali niteliğindedir. İki basın mensubu yurttaşımızın öldürülmesi olayıyla ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmesini, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.” açıklamasını yapmıştı. 14 Ocak Salı günü ise savcılık, İstanbul Barosu yönetiminin görevlerine son verilmesi, yeni baro başkanı ve yönetim kurulu üyeleri seçilmesi talebiyle dava açtı.
Fezlekedeki iddialar
Fezlekede, "şüphelilerin, yayınlanan basın açıklaması ile terör örgütü mensupları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i gazeteci olarak tanıtıp, güvenlik güçlerini terörle mücadele kapsamında etkisiz hale getirdikleri" ileri sürüldü. Ayrıca "terör örgütü mensuplarına yönelik güvenlik güçlerinin faaliyetini savaş suçu kapsamında ifade ettikleri" kaydedildi. Soruşturmaya konu basın açıklamasının "terör örgütünün nihai amacı olan bölücülük faaliyetini meşru gösterme ve yayma amacı taşıdığı" iddia edilen fezlekede, öldürülen isimler hakkında gazeteci olarak bahsedilmesinin "örgüt üyeliğini özendirici mahiyette olduğu" belirtildi. Yapılan açıklamayla "İstanbul Barosu’nun terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterdiği veya bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yaptığı" öne sürüldü. Fezlekede, söz konusu açıklamada kullanılan ifadelerle "ülkenin iç ve dış güvenliği ve kamu düzeni ile ilgili gerçeğe aykırı bilgilerle halkın yanıltılarak algı oluşturmaya çalışıldığı" ileri sürüldü. Ayrıca hakkında fezleke hazırlanan kişilerin "devletin kurum ve organlarına duyulan güveni olumsuz etkilemeye çalışarak, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle hareket ettikleri" iddia edildi.