İzmir Barosu'ndaki konferansın açılış konuşmasını İstanbul barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu yaptı. Kaboğlu yaptığı konuşmada;

“Bugüne kadar bir sürü müdahaleler ve askeri darbeler oldu, her müdahalenin ardından bir normalleşme hukuk devletine doğru ilerleme oluyordu. 2017 ile bunda bir kopma oldu. 200 yıllık hukuk birikiminin mirasının reddi yaşandı. 2017’den sonra hukukta ters yönlü bir düşüş başlamış, kişi iktidarının fetişleştirilmesi başlamıştır. Hükümet hesap verir kavramı ortadan kalkmıştır. Hükümet ve devlet tek kişide birleştirilmiştir.”

Izmirdesondakika (7)-3"Keyfi yönetim kurulmuştur"

“Parti başkanlığı yoluyla son 3 haftada tanık olduğumuz anayasa ve hukuk dışı, keyfi şiddet ve zor uygulanan, insanları aşağılayan, işkenceyi meşrulaştıran bir sürece dönüşmüştür. Otoriter hükümlerden keyfi yönetim kurulmuştur.”

"Sanatçıların sözleri umut ışığı oldu"

“Tutuklanan sanatçıların anayasal özgürlüklerimizi kullanıyoruz demesi umut ışığıdır. Bu hakları nasıl kullanacağımızı sorduğumuzda cevap barolardır. Barolar adaletin bel kemiğidir. Barolar demokratik ve özerk örgütlerdir. Avukatların özgür olması adaletin temel koşuludur. Türkiye’de 200 binin üzerinde avukat var. Stajyerlerle birlikte giderek sayıları artıyor. 81 baromuz var, daha dayanışmacı bir anlayışla savunmayı üstleniyorlar. Geçen hafta 5 nisan savunma gününde bütün avukatlar toplu yürüdüler. Savunmayı savunmak Türkiye yurttaşlarının bütünün özgürlüğünü savunmaktır.”

"Sağı güdümüne almaya çalışan siyaset"

“Yasa yoluyla baroları parçalamak istediler ama başaramadılar. Hukuktan bu kadar korkulur mu sevgili İzmirliler? Sağ hukuktan bu kadar korkar mı? Acaba sağ mı korktu, sağı güdümü altına almaya çalışan siyaset mi korktu? Hukuktan çok büyük bir korku var. O nedenle hukuka sarılmak zorundayız. Hukuka sarılmak anayasal özgürlüklerimize sarılmaktır. Kişi, devlet ve parti artık birleşti, bu yüzden bir memura yaptığınız eleştiri devlete eleştiri sayılıyor. Sözde anayasacılık yaygınlaşmış bulunuyor, anayasal bir kirlilik bulunuyor. Barolara düşen görev bu anayasanın kaldırılamayan hak ve özgürlüklerini sahiplenmektir. Bugünden itibaren daha çok ve güçlü bir şekilde savunacaklardır. Bu iktidar fetişizmini ve tek kişi iktidarına tapınmayı bu şekilde aşabiliriz. Genç hukukçulara ricam, anayasal bilgi kirliliğini aşalım, hukuk dilini doğru kullanalım ve ileri götürelim.” Açıklamalarına yer verdi.

Daha sonra İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz söz aldı. Yılmaz konuşmasında;

“Hukuk devleti olabilmenin temeli hukukun üstünlüğüdür, onun temel taşı da yargının bağımsız olmasıdır. Yargının bağımsızlığının teminatı ise savunma mesleğidir, avukatlıktır, barolardır. Savunma mesleğinde sesimiz kısılırsa öncelikli hedef adil yargılanmaya çalışan yurttaşın sesinin kesilmesi olacaktır. Vatandaşın yalnızlaşması olacaktır. Tek adam rejimi bunu getirdi.”

Izmirdesondakika (4)-9"Depremde devlet yoktu, barolar vardı"

“Partili bir cumhurbaşkanlığından tarafsızlık bekleyemezsiniz. 2015te mahir elçi katledildi. 5 yıl soruşturma, 4,5 yıl yargı sürdü. Hiçbir şey olmadı, kimse ceza almadı. Üzerine neler oldu? Unutmadık ama gündem o kadar hızlı değişiyor ki dikkatimiz dağılıyor. Somada katliam yapıldı, birileri bu olaya fıtrat diyor, biz cinayet diyoruz. Kartalkaya’da millet canlı canlı yandı, kadın cinayetleri oldu, 6 şubat depreminde devlet yoktu barolar vardı.”

“Sokakta yürüyen, boykot yapan her genci korumak bizim görevimiz. Avukat yoksulun, kadının, hakkı elinden alınanın, hak arayanın yanındadır. Bize neden bu baskıların yapıldığını biliyoruz.”

"Avukatlar ve barolar sizi suçüstü yapacak"

“Yargı kollukla fikir ve eylem birliği içinde anayasaya aykırı eylem yapıyor, suç işliyor. Dilekçe vermeye gittiğinizde kapısını kapatıp kaçan hakimler var. Menemen Cezaevi’nde gençlerle ilgili işkence iddiaları gündeme geldi, gittik ve 6 arkadaşımızda işkence izi gördük. Şimdi biz bu gördüklerimizi rapor etmeyecek miyiz, susacak mıyız? Susmak suça iştirak etmektir. Tespitlerimizi cezaevi savcısına söyledik müdürle konuştuk. Kamera kayıtlarının kaybolmamasını, çocukların hastaneye sevk edilip belgelenmesini istedik, yapmadılar. Bu işin peşini bırakmayacağız. Avukatlardan ve barolardan korkun çünkü sizi geçen hafta olduğu gibi suçüstü yapacaklar.”

"Türkiye bir cezaevidir"

“Yargının asli ve kurucu unsuru savunma mesleğidir. Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir der, artık değil. Türkiye Cumhuriyeti artık otoriter bir tek adam devletidir. Türkiye Cumhuriyeti yasaklar ülkesidir, değil hukuk devleti, kanun devleti bile değildir. Türkiye Cumhuriyeti 4 yanı parmaklılar çevrili bir cezaevidir.”

Izmirdesondakika (1)-31“Sosyal medyada yazdığınız en küçük eleştiri linç edilmeniz için yeterlidir, troller iş başındadır. Kendine hukukçu diyen biri televizyonda sizi hedef gösterir, sabahına da tutuklanırsınız.

Yılmaz konuşmasına, “Bence güzel bir konferans oldu hepinize teşekkür ederim emeğinize sağlık. Belediye başkanlarımız da ayrılmadı bu saate kadar. Atatürk’ün de dediği gibi bu ahvalde bile görevimiz insan haklarını korumak, umudumuzu yitirmemek. Saltana ve hilafet sevicilere karşı mücadeleye devam etmek. Hepinize saygılarımı sunuyorum, dinlediğiniz için teşekkürler.” diyerek son verdi.

Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Bahar Gültekin Candemir ise şu açıklamaları yaptı;,

Zafer Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı, ani kalp krizi sonucu hayatını kaybetti Zafer Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı, ani kalp krizi sonucu hayatını kaybetti

"Türkiye çok zor günlerden geçiyor. Hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaya, yargı süreçlerine doğrudan müdahale ile karşı karşıyayız. Yargı araçsallaştırıldı. Başta Can Atalay olmak üzere avukatlar, gazeteciler, üniversite öğrencilerimizin anayasal hakları ihlal ediliyor. Bu yaşananlar yargının yürütme karşısındaki bağımsızlığının ortadan kalktığını bize gösteriyor.

Izmirdesondakika-44Teminat olması gereken yargı, siyasal anlamda kararlar vermeye zorlanıyor. Yurttaşların temel hak ve özgürlükleri açısından tehdit oluşturuyor. Bu bize anayasanın ilga edildiğini gösteriyor. İstanbul Barosu hukuka aykırı bir şekilde iradeye doğrudan müdahale ettiler. Biz bunu sadece İstanbul Barosu'na yapılan müdahale olarak görmüyoruz. Savunma hakkı temel hak ve özgürlüklerin teminatıdır. Bu müdahale savunmayı güvencesiz bırakmaya yöneliktir.

"Savunma yargının merkezindedir"

Barolar eliyle toplumu susturmak istediler. Bedeli özgürlüğümüz de olsa bizler hukukun üstünlüğünü savunmaya devam ediyoruz. Ülkemizin demokratik hukuk devleti olma gerçekliğinden koşarak uzaklaştığı bu süreçte çözümsüzlüğe terk edildiğinin de farkındayız. Savunma yargının merkezindedir. Ancak ülkemizde hukuk devleti mücadelesini Diyarbakır'da olduğu gibi canımızla ödüyoruz"

Konferansın sonunda Cumhuriyet Halk Partisi Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal söz aldı. Tanal şu açıklamalarda bulundu;

Bugün burada avukatlar konuşmazsa, adalette konuşmaz. Biz susarsak, halkın haklarını da kaybederiz. Biz yalnızca bireylerin değil toplumun sesi adaletin vicdanı, hukukun güvencesiyiz. Faşizm olan rejimde ancak avukatlar hedefe oturtulur. Bir ülkede demokrasinin varlığını görmek istiyorsanız onun turnusol kağıdı avukatlara bakacaksınız. Avukatlar adliyede barikatlar kurulmadan görevini yapıyorsa demokrasi vardır. İstanbul Adliyesi'nin her yerinde barikat var. Barikatın olduğu yerde adalet olmaz.

Izmirdesondakika (8)-3"Avukatlık bir mücadele alanı haline geldi"

Türkiye'de avukatlık yapmak sadece meslek değil bir mücadele alanı haline geldi. Her gün karakollarda, adliyelerde, cezaevlerinde bir çok cephede avukatlar arkadaşlarımız mücadele ediyor. Duruşma salonlarında hakim ve savcılar itaat eden avukat arıyor. Biz kimseye itaat etmeyeceğiz. Duruşma salonlarında avukatların söz hakkı engelleniyor. Avukatlar salonlardan dışarı atılıyor. Savcı, avukatı görmeden şüphelinin ifadesi alınıyor. Avukatı çağırmadan yargıç ifadeyi almış gibi gösteriyor. Kararı da şüphelilere okuyor. Bu neyi gösterir, avukatın yüzüne bakacak kararı yok ya da avukatı itibarsızlaştırıyor.

Adil yargılama ilkesinin 3 saç ayağından bir tanesi savunmadır, avukatlardır. Avukat yoksa adil yargılama o salonda gerçekleşmez. Avukat yargının kurucu unsudur ancak unutuluyor. Oysa salonda sadece iktidarın sesiyle değil avukatın sesiyle kararlılık ve anlam ifade eder.

"Sistem çürümüştür"

Sistem ağaçtaki çürük meyveler gibi ufak bir sallama ile dökülüyor çünkü sistem çürüdü. Sistem dikiş tutmuyor, tutması da imkansız. Bu sistemin değişmesi lazım. Güçlendirilmiş parlamenter sistem olmadan bu ülke huzura kavuşmaz. Bir an önce çürümüş sistemin değişmesi lazım. Avukatı etkisizleştiren sistemin adı faşizmin ta kendisidir. Ceza kanunda anayasaya aykırı uygulamalar rutin haline geldi. Bu tabloyu kabul etmiyoruz. Savcı karşısında avukatlar sanık muamelesi görüyor.

Izmirdesondakika (2)-20"Avukatlar poligonda eğitim görmeli"

Avukat kendilerini korumak için atış poligonlarında eğitim görmeli. Avukatların can güvenliği, mal güvenliği yok. Avukatlar neden öldürülüyor. Katledilen avukatlarımız adalet şehidi. Avukatı korumayan devlet adaleti tesis edemez. Devletin adaleti koruması için adaleti koruması lazım. Avukatlar sistematik bir şekilde saldırıya uğramakta. Avukatı sustururlarsa yargı sessizleşir. Avukata karşı şiddet önlenecek bir devlet görevi olmalı.

"Çocuklarımız keklik gibi avlanıyor"

Gözaltına alınan çocuklarımız suç işlemiyorlar. Bizim çocuklarımız suç işlemeyi bilmez, o yüzden keklik gibi avlanıyorlar. Polsilerin içerisinde provokatörler var. Bunlar AK Parti ve MHP gençlik kollarından alınmış ve oradaki amirleri dahi engelleyemiyor. Bazı provokatörler de gençlerin arasına giriyor ve sanki o gençler polise taş atmış gibi provokasyon eylemi yapıyor.

Izmirdesondakika (6)-4"Tarih yazıyoruz"

Mahmut Tanal sözlerine, “O gençler barışçıl demokratik haklarını kullanıyorlar. Bu çocuklara biber gazı sıkıyorlar, kolları arkadan kelepçeliyorlar. Otobüsün içerisinde 8 saat bekletiyorlar. O çocuklara yapılan kötü muameleyi kabul etmiyoruz. Bu dönemde gençler nasıl tarih yazdıysa aynı tarihi avukatlar yazdı. Gençlerimizin ve avukatlarımızın yanında daha fazla durmamız gerekiyor.” diyerek son verdi.

Muhabir: Batuhan Yiğit