Küçük Menderes Havzası'nda yer alan Keles/Kiraz, tarihi derinliği ve kültürel zenginlikleri ile dikkat çeken bir yerleşim alanıdır. M.Ö. 6500 yıllarına kadar uzandığı düşünülen bu bölge, pek çok medeniyetin izlerini taşıyor. Ön-Türklerden Roma İmparatorluğu'na kadar birçok uygarlığın hâkimiyetine girdiği Keles/Kiraz, aynı zamanda tarihsel olayların merkezi olmuştur.

Midilli'den Karşıyaka'ya fotoğraf tutkusu Midilli'den Karşıyaka'ya fotoğraf tutkusu

Antik dönem ve medeniyetler

Keles/Kiraz, antik çağda önemli bir yerleşim yeri olan Koloe ile biliniyordu. Burada yer alan Kurganlar, Ön-Türklerin ölülerini gömdükleri alanlar olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Hitit egemenliğinden başlayarak İon, Frigya, Lidya, Pers, Makedon ve Roma dönemlerine kadar birçok medeniyetin izlerini taşıyan bu bölge, Bizans döneminde de uzun süre egemenlik altında kalmıştır.

Kelbos: tarihin izi

Kadın Deresi’nin antik adı Kelbos/Kilbos, Keles/Kiraz ovasının tarih boyunca farklı isimlerle anılmasına sebep olmuştur. Kelbia ve Kelbianon gibi adlar, bu bölgenin zengin tarihini ve kültürel çeşitliliğini yansıtır. Kelbos’un “Güzel geçit” anlamına geldiği, bu ismin Keles ile ilişkili olduğu iddiaları tarihçiler tarafından öne sürülmektedir.

Bizans ve Ceneviz Dönemi

M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Bizans’ın egemenliğine giren Keles/Kiraz, 913 yıl boyunca bu hâkimiyet altında kalmıştır. Cenevizlilerin kısa süreli egemenliği döneminde ise bölge, denizcilik ve ticaret açısından önemli bir merkez olmuştur.

Keles/Kiraz, antik dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihi süreci ve kültürel zenginlikleri ile sadece tarih meraklıları için değil, aynı zamanda doğa severler için de keşfedilmeyi bekleyen bir cennet konumundadır. Bu bölge, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yaparak, geçmişin izlerini günümüze taşımaktadır. Geçmişin derinliklerinde kaybolmak ve tarih kokan bu toprakları keşfetmek için Keles/Kiraz'ı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin!