İzmir'in eski mahallelerinde bir zamanlar her köşe başında kokusuyla büyüleyen selluka çiçeği, bugün neredeyse unutulmuş bir efsane. Girit'ten İzmir’e göç eden ailelerin getirdiği bu narin çiçek, hem kokusuyla hem de zarif görüntüsüyle İzmir kültürünün en değerli parçalarından biri olmuştu. Şimdi ise İzmirli gönüllüler, sellukayı yeniden hatırlatmak ve şehrin simgelerinden biri haline getirmek için harekete geçti.
Girit'ten İzmir'e uzanan bir çiçek yolculuğu
Selluka çiçeğinin hikayesi, Girit Adası'ndan İzmir'e uzanan köklü bir geçmişe dayanıyor. 1923 yılındaki Mübadele döneminde Girit’ten gelen Türkler, yeni hayatlarına bu güzel çiçeği de taşıdı. Zamanla Karşıyaka’dan Çeşme’ye kadar İzmir’in birçok noktasında sellukalar, evlerin bahçelerini ve sokakları sardı.
Beyaz, mor ve pembe renklerde açan, lüle lüle sarkan bu zarif çiçek, sadece görünüşüyle değil, aynı zamanda büyüleyici kokusuyla da hafızalarda yer etti. Eski İzmir’de "selluka gibi sarılmak" deyimi, güçlü ama narin bir sevgiyi anlatmak için kullanılırdı.
Fakat zaman içinde şehirleşmenin etkisiyle selluka çiçeği gözlerden uzaklaştı. Şimdi ise İzmirli çiçekseverler, "Sellukalar sarsın bahçelerimizi" projesiyle bu unutulmuş güzelliği yeniden yaşatmak için çalışıyor. Sosyal medyada oluşturulan platformlarda tohumlar ücretsiz dağıtılıyor, paneller düzenleniyor ve hatta sellukanın İzmir için resmi bir simge haline gelmesi için festival hazırlıkları yapılıyor.
Sellukanın kokusu ve görüntüsüyle sadece geçmişi değil, İzmir’in geleceğini de renklendirmesi amaçlanıyor. Tıpkı İstanbul’da düzenlenen Lale Festivali gibi, İzmir’de de bir Selluka Festivali hayali, her geçen gün daha da güçleniyor. Selluka çiçeği, hem geçmişten gelen bir mirası yaşatıyor hem de İzmir’e yeni bir kültürel zenginlik katmayı vadediyor.