İzmir’de su yapıları denince akla gelen ilk örneklerden biri olan Kızılçullu Su Kemerleri, Güneydoğu-Kuzeybatı doğrultusunda uzanan ve boyutlarıyla hayranlık uyandıran iki ihtişamlı yapıyı içeriyor. Antik dönemde yapılan bu su kemerleri, heybetli görünümleriyle seyyahların hafızalarında yer etmiş, kitap ve hatıratlara konu olmuştur. Kemerler, Osman Ağa olarak bilinen isimden günümüze kadar gelmiş ve Osmanlı Dönemi’nde yapılan revizyonlarla bugünkü halini almıştır.

Roma Dönemi’nin mühendislik harikası

Kızılçullu Su Kemerleri, İzmir’in tarihi su yapılarının en çarpıcı örneklerinden biridir. Kuzeyde yer alan su kemeri, Yeşildere Vadisi’ni yaklaşık 120 metre uzunluk ve 21 metre yükseklikle geçerek dikkat çeker. Batı yamacında iki katlı, doğuda ise üç katlı bir strüktür sergileyen bu yapı, mühendislik açısından bölgedeki diğer su kemerlerinden farklıdır. Üst katında yer alan 14 kemer, yapıya benzersiz bir görünüm kazandırarak, antik dönemin estetik anlayışını yansıtır.

Kemerlerin temel amacı, hattın yüksekliğini koruyarak karşı kıyıya su iletimini sağlamaktır. Ancak yapının yüksekliği, zamanla bazı sorunlara yol açmış; zayıf payandalar nedeniyle dengesizlik oluşmuştur. Bunun üstesinden gelmek için üst üste iki kemer sırası inşa edilmiş ve böylece yük dağıtımı optimize edilmiştir.

Su Kemeri (1)

Konak'tan soğuğa karşı sıcak bir el: Giysi Market kışa hazır Konak'tan soğuğa karşı sıcak bir el: Giysi Market kışa hazır

İkinci Kemer: Ortaçağ’dan Osmanlı’ya uzanan bir hikâye

Kızılçullu Su Kemerleri'nin yaklaşık 50 metre gerisinde, vadinin daha dar bir bölümünde başka bir su kemeri daha bulunur. İlk kemerin zarar görmesi sonucu, Ortaçağ’da yeni bir su kemeri inşa edilmiştir. Richard Chandler ve Prof. Dr. Ünal Öziş’in araştırmalarına göre, bu ikinci kemer yüksek basınç prensibine dayanarak suyun doğu kıyısından batıya akışını sağlamıştır.

Osmanlı Dönemi’nde de kullanılan bu yapı, suyun yüksek basınçla taşınmasına olanak tanımış ve kemerler arasında pişmiş toprak borular kullanılmıştır. Prof. Dr. Öziş’in tanımlamalarına göre, bu borular ters sifon yaparak suyu yükseltmiş ve ardından taş döşeli kanallara aktarmıştır. Bugün, hattın takip edilmesi mümkün olmasa da eski plan ve çizimler, suyun Kadifekale’nin kuzey yamacına kadar ulaştığını göstermektedir.

Antik miras, modern İzmir’in kalbinde

Kızılçullu Su Kemerleri, inşa tekniği ve mühendislik detaylarıyla Erken Roma Dönemi’nin en görkemli su yapılarından biri olarak kabul ediliyor. Merkezi kemerlerin yüksekliği, payandaların geniş tabanları ve katmanlı yapısıyla bu kemerler, antik dönemin üstün mühendislik becerisini sergiliyor.

Yerel halk ve tarih araştırmacıları tarafından farklı isimlerle anılmış olsa da, Kızılçullu Su Kemerleri, İzmir’in kültürel mirasını ve tarihi dokusunu yaşatmaya devam ediyor. Günümüzde, bölgedeki bu yapıların korunması ve restore edilmesi, İzmir’in tarihi turizm potansiyeline önemli bir katkı sağlıyor.

Kaynak: Haber Merkezi