Marmara Denizi’nde 2021 yılında çevre ve deniz canlıları üzerinde büyük etki bırakan müsilaj sorunu yeniden gündeme geldi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, 23 ve 25 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirdiği dalışlarda müsilajın tehlikeli seviyelere ulaştığını ve Marmara Denizi'nin ortalama su sıcaklığının olması gerekenden 2 derece daha yüksek olduğunu belirtti. Prof. Dr. Sarı, kirlilikle mücadelenin önemine vurgu yaparak balıkçılık ve turizm sektörlerini ciddi tehlikelerin beklediğini ifade etti.

Bakanı Uraloğlu: İmkânsız denilenleri gerçeğe dönüştürüyoruz Bakanı Uraloğlu: İmkânsız denilenleri gerçeğe dönüştürüyoruz

“Müsilajı tetikleyen üç etken”

Müsilajın oluşumunu tetikleyen başlıca faktörlere değinen Prof. Dr. Mustafa Sarı, ilk etkenin Marmara Denizi’ne arıtılmadan bırakılan atıklar olduğunu vurguladı. "Marmara Denizi çevresindeki 25 milyon insanın atıklarının ancak yüzde 55’i arıtılıyor; geri kalan yüzde 45’i ise arıtılmadan denize karışıyor. Bu atıklar içinde sanayinin zehirli atıkları da var. Bu durum, Marmara Denizi’nin ekosistemi için birinci tetikleyici unsur," dedi.

İkinci tetikleyici etkenin denizdeki durağanlık olduğunu belirten Prof. Dr. Sarı, "Karadeniz’den Marmara’ya gelen su miktarının minimum seviyede, deniz şartlarındaki durağanlığın ise maksimum seviyede olduğunu" söyledi. Üçüncü tetikleyicinin ise iklim değişikliği olduğunu belirten Sarı, “Marmara Denizi, uzun yıllar ortalamasına göre yaklaşık 2 buçuk derece daha sıcak ve bu durum müsilajın oluşumunu hızlandırıyor," şeklinde konuştu.


“Kış boyunca Marmara Denizi risk altında”


Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj sorununun önümüzdeki kış boyunca Marmara Denizi’ni etkileyeceğini belirterek, “Acil tedbir alınmazsa bu müsilaj kış boyunca Marmara’nın derinliklerinde varlığını sürdürecek. Öncelikle balıkçılık sektörü etkilenecek; müsilaj, gırgır ağlarının gözeneklerini tıkayarak balıkçılığı imkansız hale getirecek. Ardından ilkbaharda su sıcaklıkları daha da artınca müsilaj yüzeye çıkacak ve bu defa turizm sektörü de büyük zarar görecek,” diye uyardı.

Marmara Denizi’ni korumanın tek yolunun kirlilik yükünü azaltmaktan geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Sarı, sanayi tesislerinin denetimlerinin artırılması gerektiğini, arıtma tesislerinin etkin bir şekilde çalıştırılması gerektiğini belirtti. Sarı, "Marmara Denizi balıkların, yengeçlerin, pinaların evi. Ona atık çukuru muamelesi yapmamalıyız," diyerek kirliliği önlemek için denizle kurulan ilişkiyi değiştirmemiz gerektiğini söyledi.

Kaynak: Haber Merkezi