1850 yılında doğan Pierre Loti, 1876 yılında bir Fransız gemisinde görevli subay olarak İstanbul'a geldi. Burada Osmanlı yaşam tarzına duyduğu hayranlık, eserlerine yansıdı.
Aziya'de ve ilk romanları
1879'da yayınlanan Aziyadé, Loti'nin ilk romanıdır ve İstanbul'da tanıştığı bir kadından ilham almıştır. Loti'nin İstanbul'a olan sevgisi, sonraki eserlerinde de devam etti. Loti'nin yazarlık kariyeri hızla yükseldi. 1886'da Pécheur d'Islande ile büyük bir çıkış yaptı. 1891'de Fransız Akademisi'ne kabul edilen Loti, yalın ve izlenimci bir dil kullanarak edebiyat dünyasında kendine önemli bir yer edindi.
Türk halkına olan desteği
Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'nda Türkleri savunan Pierre Loti, Millî Mücadele yıllarında da Türkiye'nin yanında durarak Fransa'ya eleştirilerde bulundu. 1921'de TBMM tarafından teşekkür mektubu gönderilen yazar, İstanbul'da Pierre Loti Caddesi ve Pierre Loti Tepesi gibi anıtlarla anılmaktadır. Pierre Loti'nin İstanbul'a olan hayranlığı, şehirdeki Pierre Loti Kahvesi ve Tepesi gibi simgesel yerlerle yaşatılmaktadır. Loti'nin Türk dostluğu ve edebi mirası, iki kültür arasında köprü olmuştur.