Rıza Bey Apartmanı enkazından çıkarılan Öztürk o anları anlattı

İzmir'de 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan 6,6 büyüklüğündeki depremde eşi Fatma Öztürk'ü ve biri 5 diğeri 15 yaşında olan yeğenlerini kaybeden, kendisi ise sığındığı buzdolabının sayesinde hayatta kalan Turgut Öztürk yaşadıklarını GÜNDEME BAKIŞ 'a anlattı. 

"FAYANSLAR PATLADI VE HER YER KARARDI"

Rıza Bey Apartmanın 5. katında yaşayan emekli sağlık memuru Turgut Öztürk, yıkıcı depreme mutfakta yakalandığını kaydederek, "Birçok deprem yaşıyoruz küçük şiddette, ben 30 Ekim günü sallanmaya başladığımızda da küçük depremlerden biri sandım, bitecek diye düşündüm ama öyle olmadı bu defa. İlk sarsıntı geldi ve ardından 'Güm' diye bir ses geldi. Sesten sonra ben depremin büyük bir deprem olduğunu anladım ve zaten evimiz yayık gibi sallanmaya başladı. Tek bir yöne sallanmıyorduk, dönerek sallanıyorduk. O esnada mutfaktaydım ve mutfaktaki fayansların patladığını gördüm. Fayanslar patlayınca buzdolabının yanında 20 santimetrelik bir çıkıntı vardı, oraya eğildim. Gözlerimi kapatmıştım, patırtıları, gürültüleri duyuyordum. Gözlerimi açtığımda hiçbir şey görmüyordum. Tozdan, enkazdan her yer kararmıştı" dedi. 

"BENİ BUZDOLABI KURTARDI"
Hayatının 1 santim ile kurtulduğunu anlatan Öztürk, "Toz dinmeye başladığında gözlerimi açabildim, yanımda buzdolabını gördüm, buz dolabı ezilmişti yarı boyuna kadar inmişti. Tavan çökmüş ve çöken tavan buzdolabını ezmiş. Buzdolabının sayesinde hayatımın kurtulduğunu anladım. Kıpırdayamıyordum ama elimi uzattım, buzdolabının üst katları ezilmişti, kapağı da patlamıştı. Ancak altta bulunan su sürahisinin sağlam olduğunu elimle dokunarak hissettim. Enkazdan kaç günde çıkacağımı bilmediğim için onu 2-3 gün içerim  ve sağ kalırım diye düşündüm. Suyu içmek için sürahiyi kaldırdım ve şişenin altı tavana vurdu, suyu içemedim. O ana kadar sanırım şoktan dolayı ben tavanın üstüme çökmüş olduğunu anlamamıştım. Bir de karanlık, elimi kaldırdım ve betonla başımın arasında 1 santim ancak olduğunu anladım. Buzdolabı 2 santim daha ezilseydi büyük ihtimalle ben de yaşamıyor olacaktım. Beni buzdolabı kurtardı" diye konuştu. 

"ALZHEİMER HASTASI AKRABAMIN OLDUĞU ODA SAĞLAM KALDI"
Öztürk yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Evde eşim, ben, 2 yeğenim ve yeğenlerimin babası vardı. Yeğenlerimin babası Alzheimer hastasıydı. Rıza Bey apartmanı tuzla buz olurken Alzheimer hastası akrabamızın bulunduğu salon sağlam kaldı ve kendisi sağ salim kurtarıldı, yaralanmadı

"EŞİMİ SON KEZ GÖRDÜM"
Eşimin 15 yaşında ve 5 yaşında olan yeğenleri parka gitmek istemişti. Eşim de onları parka götürmek için evden çıktı ve 5 dakika sonra geri döndü. Kapıyı açtım, eşim 'Turgut telefonumu evde unutmuşum, bana onu verir misin' dedi. Ben de 'Tabi' dedim ve telefonunu eşime uzattım. Bu onu son görüşümmüş, o anda tabi bilmiyordum. Arkasından baktım, yeğenleriyle birlikte asansöre doğru yürüyordu, ben asansöre bindiklerini sandım, çok sonra öğrendim ki asansöre binmemişler, merdivenlerden inmeye çalışmışlar.

"3. KATTA KALMIŞLAR"
Çok sonra depreme 3. katta yakalandıklarını öğrendim. Aslında hala bundan bile tam emin değilim, ben öyle düşünüyorum. 3. katta hukuk bürosu vardı, orada çalışanlar vardı. Ben o hukuk bürosundaki avukata sordum, 'Sizin ofiste çalışan kızlar ne yaptı' diye. O da 'Kaçıp kurtuldular' dedi. Ben onlara eşimi görüp görmediklerini sordum.  '3. katta galiba sizinkilerdi, çocuklarla birbirlerine sarılmış, bağrışıyorlardı' dedi. Rahmetli oldular. Kaçamadılar. 

"BAŞIM DÖNSE DEPREM OLUYOR SANIYORUM"
Depremin üzerinden 2 yıl geçti. Çok zor. Ben hala çok kattan korkuyorum. Başım birazcık dönse deprem oluyor sanıyorum. O korku devam ediyor.

"EŞİMİN 2 KAT ALTTA ÖLMÜŞ OLABİLECEĞİ AKLIMDAN GEÇMEDİ"
Ben enkazdan ilk kurtarılanlardanım. 45 dakika içinde bana ulaştılar. 'Kimse var mı' diye bağırdıklarını duydum. 'Ben de varım' dedim. 'Yaralı mısın, sağ mısın' diye sordular. 'Yaralı değilim, eşim Fatma Öztürk aşağıdaysa sağ olduğumu söyleyin' dedim. 'Tamam, söyleyeceğiz, seni de kurtaracağız, merak etme' dediler ve gittiler. Eşimin hemen 2 kat altımda ölmüş olacağı aklımdan bile geçmiyordu. Çünkü asansöre binmiş olsalardı, deprem anına kadar inmiş olurlardı zemine. 

"TENCERELERİ BİRBİRİNE VURARAK YERİMİ BELLİ ETTİM"
Sonra başkaları geldi, bağırmaktan sesimin de gitmek üzere olduğunu fark ettim, ayağımın altında çelik tencereler olduğunu gördüm, onları aldım ve birbirine vurmaya başladım. O sesi duydular, birisi, 'Buradan ses geliyor, burada birisi var' dedi. Bana 'Sen kimsin' diye sordular. 'Turgut Öztürk, sağım' dedim. Benimle iletişime geçtiler. Onlara, 'Sakın buzdolabını almayın, üzerimdeki tavanı o tutuyor, onu çekerseniz benim üzerime düşecek, ezileceğim' dedim. Kazmayla buzdolabının arkasını kırdılar ve beni oradan çıkardılar. 

"SIRTIMDAKİ SALÇAYI KAN SANMIŞLAR"
Beni alıp sedyeye koydular. Ben de 'Beni bırakın, eşimi arayacağım ben, iyiyim, zaten sağlık memuruyum, beni bırakın, eşimi arayın' diyorum. Onlar 'Hayır, seni hastaneye götüreceğiz' diye ısrar ettiler, beni ambulansa soktular. Meğer beni buzdolabının içinden geçirirlerken dolapta kırılan salça kavanozları olduğu gibi sırtımdaymış. Yani karşıdan bakıldığında sırtımda kan var sanmışlar, beni kan kaybından ölüyorum diye acil göndermişler. Hastaneye gittik, doktor 'Acil serum takın' dedi görevlilere, ben, 'Bir şeyim yok' demeye devam ediyorum. Onlar da sen farkında değilsin, kan kaybından öleceksin, sen kendinde değilsin' diyorlar. Ben ise 'Kendimdeyim, bırakın eşimi bulayım' diye ısrar ediyorum. Biraz sonra geldiler bana ikinci serum takılmıştı ve değerlerimin normal olduğunu görmüşler, bir bakmışlar sırtıma kan değil salça. Onlar da şaşırdı. 

"3 GÜN EŞİMİ BEKLEDİM"
Ben hastaneden çıktım, eşimi aradım. Bina tamamen çökmüştü. Ben eşimi asansörde sanmıştım ama değilmiş. Tam 3 gün bekledik, 3 günden sonra da haberini aldık. Hayat böyle bir şey, saniyeler içinde her şeyini kaybediyorsun. Sevdiklerini de, birikimini de kaybediyorsun. İnsanların, binalarla ilgilenenlerin işlerini iyi yapması gerekiyor, onların da başına gelebilir. Allah kimseye acı göstermesin. 

"LÜTFEN BİNALARI SAĞLAM YAPIN"
"Birlikte İzmir Doğar" projesini hayata geçirenlere teşekkür eden Öztürk, "Bu işte emeği geçenlerden Allah razı olsun. Büyük bir dayanışma. Allah böyle bir felaketi kimseye göstermesin. Tabi ki bu dayanışma ıstırabımıza bir nebze iyi oluyor ama gidenler de geri gelmiyor. Ben buradan tüm müteahhitlere sesleniyorum, lütfen binaları sağlam yapın. Denetleyiciler de bu işin ciddiyetinin farkında olsun" ifadelerini kullandı.
 

205 Yorum

Yorum Gönder