Sezaryen doğum, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren giderek artan bir şekilde tercih ediliyor. Ancak bazı bilim insanları, bu eğilimin insan evrimi üzerinde önemli değişikliklere yol açabileceğini iddia ediyor. Viyana Üniversitesi'nden yapılan araştırmaya göre, sezaryen doğum oranlarındaki artış, bazı genetik özelliklerin hayatta kalmasını sağlayarak doğal seleksiyonun etkisini azaltıyor.
Sezaryen doğum oranları dünya genelinde artıyor
İkinci Dünya Savaşı sonrası yaygınlaşmaya başlayan sezaryen doğum, günümüzde birçok ülkede tercih edilen bir seçenek haline gelmiştir. Özellikle İngiltere’de her dört anneden biri, Amerika’da ise her üç anneden biri sezaryen doğum yapmayı tercih ediyor. Türkiye ise OECD ülkeleri arasında sezaryen doğum oranlarında birinci sırada yer alıyor. Ülkemizde neredeyse her iki doğumdan biri sezaryenle gerçekleşiyor.
Sezaryen doğum, geçmişte yüksek riskler taşısa da günümüzde gelişen tıbbi teknolojiler sayesinde daha güvenli bir hale gelmiş durumda. Canadian Medical Association Journal’da yayımlanan bir makaleye göre, normal doğuma kıyasla anne ya da bebek kaybı riski sezaryende üç kat daha az.
Evrimsel değişim iddiaları gündemde
Sezaryen doğumun evrimsel etkileri de son dönemde tartışılmaya başlandı. Bilim insanları, daha önce hayatta kalması imkansız olan büyük bebeklerin artık sezaryen sayesinde sağlıklı bir şekilde doğabildiklerini belirtiyor. Ayrıca, pelvis kemikleri dar olan kadınların da sezaryen sayesinde bebeklerini sağlıklı bir şekilde dünyaya getirmeleri, bu kadınların genetik özelliklerini aktarmalarına olanak tanıyor.
Viyana Üniversitesi’nden Philipp Mitteroecker, sezaryen doğumun doğal seleksiyonun etkisini azalttığını ve böylece bazı genetik özelliklerin daha geniş bir nüfusa yayılmasına olanak tanıdığını savunuyor. Ancak bu iddialar, bilimsel verilerle tam olarak kanıtlanmış değil ve araştırmalar devam ediyor