Soyer yeni tarım devlerini ve Avrupa'daki tarihi görevi anlattı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Halk TV’de yayınlanan ‘Yeni Bir Sabah’ programına katılarak önemli açıklamalarda bulundu. 

Sözü Cumhuriyetin 100.yılının önemi ve kentteki kutlamalarla açan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ayrıca Bayındır Süt Fabrikası ve 'Başka Bir Tarımı Okulu'nu anlattı. Büyükşehir Belediye Başkanı Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Bölgeler Meclisi Başkanlığı hakkında da önemli mesajlar verdi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer sözü Cumhuriyetin 100.yıldönümü mesajlarıyla açarken, “Cumhuriyet insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden biri. Üstelik şiddet kullanılmadan yapılmış en büyük devrim. Bize bu coğrafyada 100 yıldır kesintisiz barışı yaşatıyor.  Biz 29 Ekim günü tam Cumhuriyetin ilan edildiği saat 18’de İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Salonu’nda özel bir oturum yaptık. Çocuk belediyesi, gençlik belediyesi, Kent Konseyi ve Büyükşehir meclis üyeleriyle beraber. Çocuklar ve gençler gelecek yüzyıla dair beklentilerini, hayallerini anlattılar. Hepimiz çok etkilendik. ‘Yaşasın Cumhuriyet!’ nidalarıyla oturumu kapattık. Ben 64 yaşındayım böyle bir bayram görmedim. Çoluk, çocuk, yaşlı herkes ellerinde bayraklarla alanlarda… Herkes mutlu ve neşeli. Siyaseti partilerin kaosları unutulmuş, kurultaylar konuşulmuyor, bambaşka bir şey. O kadar büyük bir coşku ve güzellik vardı ki geleceği dair umudumuz büyüdü” diye konuştu. 

Büyükşehir Belediye Başkanı İzmir’deki 100.yıl kutlamalarının görkemi hakkında da, “Çünkü İzmir kuruluşun ve kurtuluşun şehridir. İlk kurşunun sıkıldığı yani tüm Anadolu’nun kurtuluşunun simgelendiği 9 Eylül’dür. Kuruluşun şehridir çünkü İktisat Kongresi İzmir’de yapılmıştır. İzmir’e bunlar çok yakışıyor ve biz İzmir’de Cumhuriyetin bekçisi olmaya devam ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Programda Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyetin 100.yıldönümünde Cumhuriyetin felsefesine uygun olarak hayata geçirdiği 100.Yıl Bayındır Süt İşleme Fabrikası da gündeme geldi. Başkan Soyer konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: Bu günde 100 ton süt işleyen bir fabrika. ‘Biz Cumhuriyetin bekçisiyiz’ dedim ya biz Mustafa Kemal Atatürk devrimlerinin yerelde takipçiliğini yapmaya çalışıyoruz. ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ demiş ya mesela biz İzmir’de toplumsal barışın bekçisi olmaya gayret ediyoruz. ‘Her fabrika bir kaledir’ demiş ya biz İzmir’de fabrikalar açıyoruz. Süt fabrikası açtık, su fabrikası açtık, geri dönüşüm fabrikası açtık. Bu Bayındır’da açtığımız fabrika bütün bölgedeki süt fiyatını da regüle eden bir fabrika. Çünkü biz artık fiyat veriyorsak o süte özel firmalar bizim fiyatımızın altına inemiyorlar. Biz koyun ve keçi sütünü küçük üreticiyi teşvik etmek için devletin verdiği fiyatın üzerinde satın alıyoruz. Orada çeşit çeşit peynir yapıyoruz. Bu ürünleri İzmirli markasıyla ihraç etmeye başladık

Başkan Soyer programda ‘Başka Bir Tarım Okulu’nun müjdesini de verdi. Soyer, “Bunlardan dahası biz bir okul açıyoruz. Köy Enstitülerinin kapatılış tarihi olan 27 Ocak’ta yine Atatürk devrimlerinin takipçisi olarak Köy Enstitüleri mantığıyla Bademler Köyü’nde Başkan Bir Tarım Okulu açıyoruz. Çünkü biz bugünkü tarım politikalarının sadece büyük ölçekli yapılan büyük sanayicinin yaptığı bir sektör haline dönüştüğü ve her gün daha fazla ithalat yapılmak zorunda kalınan bir düzenden bahsediyoruz. Bunu değiştirmek lazım. Küçük üreticiyi doğduğu yerde doyurmak lazım ki kentle kır arasındaki denge bozulmasın. Bu denge herkes için bir sigorta. Çünkü doğduğu yerde doymazsa küçük üretici kente göçüyor, orada gecekondulaşma başlıyor, orada ucuz iş gücü haline geliyor, işsiz ordusu haline geliyor, kentin de dengesi bozuluyor. Köylüyü milletin efendisi yapacaksak tekrar o Başka Bir Tarım Okulu’nda tarım teknikerlerinin yetiştirilmesi lazım. Bayındır’daki fabrikanın geliriyle o okulda yatılı okuyacak 400 çocuğun eğitim masraflarını karşılayacağız. Yani döngüsel bir ekonomi yaratmış oluyoruz. 

Soyer son olarak İzmir’in ulaşım projeleri üzerinde de mesajlar verdi: Atatürk ne demiş? Memleketi demir ağlarla öreceğiz demiş. Buca Metrosu, Narlıdere Metrosu… Bütün bunları neden yapıyoruz çünkü cumhuriyet devrimleri böyle bir vizyon koymuş önümüze. Onun için bunları yapıyoruz. Biz bu sene şubat ayı içinde hem Çiğli tramvayını açıyoruz, hem Narlıdere Metrosu’nu açıyoruz hem de Buca Metrosu’nda büyük dev köstebekleri yer altına indirmeye başlıyoruz, tünelleri açıyoruz.

Programda Başkan Soyer’in Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Bölgeler Meclisi Başkanlığı’na seçilmesi de gündeme geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı tarihi görev hakkında, “Bu aslında ödül gibi bir görev… Avrupa Konseyi 3 ayrı yapıdan oluşuyor. Bir tanesi Bakanlar Kurulu, bir tanesi Parlamenterler Meclisi, bir tanesi de Bölgeler Komitesi… Bölgeler Komitesi 46 ülkeden 130 bin yerel yönetimin temsil edildiği bir meclis… Tamamen yerel bir meclis. 3 yapı bir arada çalışıyor, 3’ünün de başkanlıkları var. Ben 46 ülkeden 130 bin yerel yönetimin temsil edildiği 306 üyeli meclisin başkanlığına getirildi. Şu anda Türkiye’nin Avrupa Konseyi neslindeki en büyük koltuğu bu ve buraya oy birliğiyle seçildim. Bu şu açılardan çok kıymetli. Şöyle bir gerçeklik var. Biz Avrupa ile iç içe yaşıyoruz. En büyük bağlarımız hep Avrupa ile. Ve fakat onların aldıkları kararlara maalesef müdahil olamıyoruz ve sadece uygulayıcısı durumunda kalıyoruz. Oysa ki biz Avrupa’dan uzak durdukça özgürlüğümüzden ve bağımsızlığımızdan kopuyoruz. Mesela mayıs ayında Reykjavik şehrinde Avrupa Konseyi’nin liderleri bir araya geldiler. Orada çok önemli tespitler yapıldı. 2 tane başlığı var. Bir tanesi demokratik erozyon, diğeri de ekolojik olarak yaşanan büyük iklim krizi… Bunlara yerelde çözümler üretilmesine dair kararlar alındı. Biz hayatın yerelde aktığını biliyoruz. İnsanların sorunlarını çözmek istiyorsanız önce yerelde onlara dokunacaksınız. Bütün krizlerin çözümü yerelde aslında. O nedenle Reykjavik kararlarının asıl uygulanmasını sağlayacak bu Bölgeler Meclisi olacak. Birincisi bizimle ilgili alacak kararların karar alınması süreçlerine müdahil olma imkanı bulacağız. Karar alınma süreçlerinde sözümüzü duyurabileceğiz. En çok da tabi ki Türkiye’deki yerel yönetimlerin haklarını koruyacağım. Bir başka şeye de faydası olacak. Avrupa’nın fon kaynakları, hibe kaynakları var. Bizim Türkiye’de bunların bir çoğundan haberimiz olmuyor. Şimdi bırakın haberimiz olmasını o kaynakların hangi başlıklarda çıkartılması, hangi şehirleri kapsamasına dair kararlar alınırken o süreçlerin içerisinde olacağız. Biz pandemide Buca Metrosu için 490 milyon Euro bir finansman kaynağı bulduk, 3.2 faizle 4 yılı ödemesiz 12 yıl vadeli bir kaynak. Bunu niye verdiler? Çünkü İzmir 2022 yılında Avrupa Ödülü’nü aldık. Yani bütün Avrupa şehirleri arasında Avrupa değerlerini en iyi temsil eden şehir seçildik. Şimdi düşünün bunu sadece İzmir için değil tüm Türkiye için yapabilir hale geleceğim. Bu çok onur verici.

0 Yorum

Yorum Gönder