Tunç Soyer'in kızları  Olivetech Fuarı’na damga vurdu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile KÖY-KOOP Başkanı Neptün Soyer’in kızları Duygu ve Defne, çocukluklarının geçtiği Seferihisar Ulamış’taki bahçede, anne babalarının tarım aşkını miras aldı. Projeleriyle sadece bölge değil, ülke tarımına da omuz veren anne babalarını örnek alan kardeşler, gölgesinde büyüdükleri zeytin ağaçları ile mis kokulu aromatik bitkilere kayıtsız kalmadı. Aslında balerin olan Duygu ve hukukçu olan Defne, şimdilerde Kocakarı zeytinyağı ve Oh Fresh Kozmatics ile şifa dağıtıyor. Markalarını Olivetech Fuarı’nda beğeniye sunan başarılı kardeşler, ziyaretçilerden de tam not aldı. “Ölümsüz ağaç bize yeni bir hayatın kapılarını açtı” diyen Duygu ve Defne ile bu yeni heyecanlarını, hikayelerini konuştuk.

Nasıl başladı bu macera?
Defne Soyer: 
Maceramız 1.5 yıl önce Seferihisar Ulamış’ta bir zeytinliğe taşınmamızla başladı. Zeytinle olan ilişkimiz her geçen gün daha gelişti. Faydalarını, insanlara olan yararını öğrendik. Ellerimizle emek emek topladığımız zeytinlerden zeytinyağı üretmeye başladık. Paketlemesini, etiketlerini her şeyini bizzat kendimiz yaptık. Şifa vermek istedik

“Kocakarı” marka ismi nereden geliyor?
Defne Soyer
: Aslında annemize ithafen. Kocakarı günümüzde farklı anlamlarda kullanılsa da aslında “Bilge, şifacı kadın” demek. 

Markanın isim annesi kim?
Defne Soyer:
 Markamızın adını annemiz buldu. Bizim de çok hoşumuza gitti. Kocakarı, aslında ‘Kocamış karı’ anlamında ve Anadolu’da yaşlı bilge, şifacı kadınları tarif ediyor. Kocakarı ilaçlarından bilirsiniz. Köylerde yaşını almış, bilgileri ve yaşanmışlıkları birikmiş kadınlar için kullanılır. Anadolu’daki kadim şifa kültürünü de barındırıyor. Tabi bir de Kocakaryalılar’dan geliyor. Onlar tıpta oldukça ilerlemişlerdi, ürettikleri ilaçlara da kocakarı deniyordu. Marka adını çok sevdik çünkü biz de insanlara bu açıdan şifa vermeye çalışıyoruz.

Bildiğim kadarıyla ikiniz de farklı alanlarda eğitim aldınız?
Duygu Soyer :
 Evet eğitimlerimiz farklı. Ben balerinim, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde konservatuar okudum. Kardeşim de hukukçu, Fransa’da okudu. İkimiz bu işte buluştuk. Zeytin bize iyi geldi. Asıl mesleklerimizi dondurduk bu işe odaklandık.

Kozmetik nerden aklınıza geldi? Bir arayışta mıydınız?
Defne Soyer:
 Zeytinlerle uğraşırken bahçede çok zaman geçirince aromatik bitkilerle de haşır neşir olduk. Karabaş otu, lavanta gibi bitkileri gördükçe ‘Ne, nedir, neye iyi gelir?’ diye araştırmaya başladık. Sonra kozmetik işine girmeye karar verdik.

Fransa kozmetikte iyidir. Siz orada okudunuz, bu işle bir bağlantısı var mı?
Duygu Soyer :
 Aslında olay tamamen şundan ibaret. Ham madde, Türkiye’de yetişiyor. Ama buradan alıp, katma değerli hale getirerek bize çok daha pahalıya satıyorlar. Tüm olay tamamen bu.

Siz bu çarkı geriye çevirmek mi istediniz?
Duygu Soyer: 
Evet. Çünkü işin en önemli kısmı yani ham madde bizde ise onu katma değerli hale neden biz getirmeyelim? Biz bu fikirden yola çıktık. Ham maddeyi burada işleyip, son haliyle satmak, ham madde ihracatından daha mantıklı. İyi ki de böyle düşünmüşüz. Kendimiz ve sevdiklerimizin gönül rahatlığı ile kullanabileceği ürünler üretiyoruz.

Peki bu ürünlerin en önemli özellikleri nedir?
Defne Soyer : 
Birincisi bu bölgeden ve ikincisi vegan içerik üretiyoruz. Hayvanlar üzerinde test yapmıyoruz. Ürünlerimizin hepsi dermatolojik olarak test ediliyor. Koruyucu dışında kimyasal madde kullanmıyoruz. Tende emiliminde sorun yaşayacak hiçbir madde yok. Çünkü tenimize ne sürüyorsak, o içimize de etki ediyor. Su bazlı ve nemlendiricili ürünler. 

Hangi ürünler var?
Duygu Soyer:
 Zeytinyağımız var. Kozmetik olarak da nemlendirici, vücut sütü ve göz çevresi kremimiz var.

Başka ürünler de gelecek mi?
Duygu Soyer:
 Aslında yalnız değiliz. Kooperatiflerle çalışıyoruz. Ödemişli kadınların el emeklerini de markamız adı altında satışa sunuyoruz. Kozalardan lamba yapıyorlar, sehpalarımız var. Hepsi Kocakarı markamızın internet sitesinde mevcut

206 Yorum

Yorum Gönder