Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin Biyoteknoloji İstatistiklerini açıkladı. Verilere göre, biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişim sayısı 2023’te 687’ye yükseldi. Bu girişimler, biyoteknoloji tekniklerinden en az birini uygulayarak ürün ya da süreç geliştirdi veya bu alanlarda Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirdi. 2020 yılında bu sayı 499’du.
Biyoteknolojide DNA/RNA teknikleri ilk sırada
2023 yılında biyoteknoloji faaliyetinde bulunan girişimlerin en çok kullandığı teknik DNA/RNA oldu. Bu tekniği kullanan girişim sayısı 326 olarak kaydedilirken, bunu 256 girişimle süreç biyoteknolojisi teknikleri ve 190 girişimle proteinler ve diğer moleküller teknikleri takip etti.
İnsan sağlığı öncelikli alan oldu
Biyoteknoloji uygulamaları içinde, girişimlerin yüzde 39,7’si insan sağlığı alanına odaklandı. Bu çalışmalar, terapötikler, yapay substratlar ve tanı sistemleri gibi konuları kapsarken, yüzde 29,7’si tarımsal biyoteknoloji, yüzde 24,3’ü ise spesifik olmayan biyoteknoloji uygulamalarında faaliyet gösterdi.
Piyasada ürün bulunduran girişim sayısı artıyor
2020’de 302 olan piyasada biyoteknoloji ürünü bulunduran girişim sayısı, 2023’te 400’e yükseldi. Ayrıca, biyoteknolojiyi süreç ve stratejilerinin merkezine koyan girişim sayısının 568 olduğu belirtildi.
Biyoteknoloji Patent ve Ar-Ge verileri
2023 yılında biyoteknoloji patent başvurusu yapan girişim sayısı 167’ye ulaştı. Patent başvuruları sonucunda, tescil edilen patent sayısı 266 oldu. Sektördeki toplam Ar-Ge harcaması ise 2 milyar 493 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu rakam, 2020’de sadece 446 milyon TL idi.
Engeller ve fırsatlar
Biyoteknoloji Ar-Ge faaliyetlerinin önündeki en büyük engel, girişimlerin yüzde 63,6’sına göre sermayeye erişim olarak öne çıkarken, bunu yüzde 55,2 ile nitelikli insan kaynağına erişim ve yüzde 31 ile yurt dışından genetik kaynak temini izledi. Ürünlerin ticarileşmesinde ise uluslararası piyasalara erişim ve dağıtım-pazarlama eksikliği dikkat çekti.