Uyku, vücudun fizyolojik dengesini koruyan ve bağışıklık sistemini güçlendiren hayati bir süreç. Özellikle mevsim geçişlerinde ve stresli dönemlerde yaşanan uykusuzluk, sadece günü değil, uzun vadede sağlığı ciddi anlamda tehdit ediyor. Uzmanlar, kaliteli uykunun bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerine dikkat çekerek uykusuzluğun dolaylı zararlarının da en az doğrudan etkiler kadar önemli olduğunu belirtiyor.

Uykusuzluk Bağışıklık Sistemini Çökertiyor Etkileri Katlanarak Artıyor (2)

Uykusuzluk sadece bağışıklığı değil tüm bedeni etkiliyor

Uyku eksikliği, bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olurken aynı zamanda hormonal düzenin bozulmasına, kan şekeri ve tansiyon dengesizliklerine, sinirlilik ve agresifliğe, çocuklarda ise büyüme ve gelişme problemlerine yol açabiliyor. Ayrıca adet döngüsünde düzensizlikler ve tiroit işleyişinde bozulmalar da uykusuzluk kaynaklı sorunlar arasında yer alıyor.

Uzmanlara göre asıl tehlike, bu etkilerin bir araya gelerek bağışıklığı daha da fazla zayıflatması. Yani uykusuzluk yalnızca bağışıklık sistemine doğrudan zarar vermekle kalmıyor, diğer sistemleri de etkileyerek dolaylı bir biçimde bağışıklığı baskılıyor.

Stresle gelen uykusuzluk, kısır döngüye dönüşebilir

Stresli dönemlerde sıkça yaşanan uyku problemleri, bazı kişilerde daha hızlı etki gösteriyor. Özellikle uyuyamama korkusu, gece yatağa girildiğinde artan kaygı ve performans baskısı, sorunu daha da derinleştirebiliyor. Gece uykusuz kalan kişi, ertesi gün yetersiz performans gösterme korkusuyla daha da gergin hale geliyor. Bu durum birkaç gecede bile psikolojik temelli uyku bozukluklarını tetikleyebiliyor.

Uzmanlar, bu gibi dönemlerde zorla uyumaya çalışmanın durumu kötüleştireceğini ve öncelikle stresle başa çıkma yollarının öğrenilmesi gerektiğini vurguluyor.

Uykusuzluk Bağışıklık Sistemini Çökertiyor Etkileri Katlanarak Artıyor (3)

İzmir, uluslararası buluşmaya ev sahipliği yaptı İzmir, uluslararası buluşmaya ev sahipliği yaptı

Gündüz uykusu bebekler ve yaşlılar için daha önemli

Uyku düzeni yaşa göre değişiklik gösteriyor. Özellikle bebekler ve yaşlılar, biyolojik ritim değişikliklerine daha duyarlı gruplar arasında yer alıyor. Bu nedenle bu iki yaş grubunun gündüz uykusuna ihtiyacı olduğu ifade ediliyor. Genç bireylerin ise uykusuzluğa daha fazla tolerans gösterebildiği ancak bu durumun kalıcı hale gelmemesi gerektiği belirtiliyor.

Muhabir: Tuğçe Cengiz