Sinirliyken veya üzgünken yemeğe yönelmek, ya da tam tersi sağlıklı beslenmeye takıntı yapmak ya da aşırı zayıflama isteğiyle yemeyi kesmek, aslında duygusal durumlarımızla doğrudan bağlantılıdır. Bu davranışlar, duygusal boşlukları doldurma veya kontrol sağlama çabasıyla ortaya çıkar.
Yeme davranışlarının psikolojik etkisi
Yemek, bazen bir rahatlama, kaçış ya da kendimizi daha iyi hissetme aracı olabilir. Yedikçe geçici de olsa bir rahatlama hissi oluşur ve bu, anlık duygusal acıyı hafifletiyor gibi hissediyoruz.. Diğer yandan, sağlıklı beslenmeye aşırı takılmak veya yemek yemeyi kesmek, kontrolü sağlama isteğiyle ilgili olabilir. Bu da genellikle özgüven eksikliği, korkular ya da benlik saygısıyla ilgilidir.
Yeme bozukluklarının temelinde, duygusal durumlarla başa çıkma yöntemlerinin bozulması ve yeme davranışlarının bu duygusal durumu kontrol etme aracı haline gelmesi yatıyor.
Aşırı zayıflama takıntısı
Kişinin aşırı şekilde kilo kaybetmeye çalışması ve normalden düşük bir kiloyu sürdürmesi durumu. Kişi, vücut ağırlığını sürekli olarak kontrol etmeye çalışır ve genellikle kendisini olduğundan daha kilolu görür. Bu durum, ciddi beslenme eksikliklerine ve fiziksel sağlık problemlerine yol açabilir.
Aşırı yeme davranışları: Bulimia Nervoza
Kişinin, aşırı miktarda yemek yedikten sonra bu kalorileri vücuttan atmak amacıyla kusma, aşırı egzersiz yapma veya laksatif kullanma gibi yöntemlere başvurması. Bu döngü, kişinin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını olumsuz etkiler.
Kontrolsüz yeme krizleri: Binge Eating Disorder (BES)
Kişinin, kontrolsüz bir şekilde aşırı miktarda yemek yediği ancak ardından pişmanlık duygusu yaşadığı bir durumdur. Ancak bu kişilerin, bulimiada olduğu gibi yedikleri yemekleri çıkarmak için herhangi bir davranış sergilemedikleri için genellikle kilo alma problemi yaşarlar.
Sağlıklı yemek takıntısı: Ortoreksiya
Kişinin sadece "sağlıklı" yiyecekleri yediği ve aşırı derecede sağlıklı beslenme takıntısı geliştirdiği bir durumdur. Bu, kişiyi sosyal izolasyona itebilir ve beslenme dengesi bozulabilir.
Sağlık problemlerine neden olabilir!
Yeme bozuklukları genellikle psikolojik etkenlerden (örneğin, depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı) kaynaklanabilir, ancak biyolojik ve çevresel faktörler de rol oynayabilir. Yeme bozuklukları tedavi edilmezse, kalp, böbrek ve sindirim sistemi gibi organlarda ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Tedavi süreci nasıl ilerler?
Yeme bozuklukları tedavisi, psikiyatristler, psikologlar, diyetisyenler ve diğer tıbbi uzmanların iş birliğiyle yürütülen bir süreçtir. Tedavi, hem fiziksel sağlık hem de psikolojik iyileşmeyi hedefler. En önemli adım tedavi olmaya karar vermek!
Erken tanı önemli
Yeme bozukluklarında erken müdahale çok önemlidir. Yeme bozukluğu tanısı, genellikle vücut kitle indeksi (VKİ) gibi göstergelerle konur. Düşük VKİ anoreksiya, yüksek VKİ ise tıkınırcasına yeme bozukluğunu (BES) işaret eder. Bulimia nervoza ise genellikle normal VKİ ile seyreder.
Aile terapisi uyumu artırabilir!
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), yeme bozuklukları tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bu terapi, olumsuz düşünce ve davranışları değiştirerek, duygusal stresle başa çıkma becerileri kazandırır. Ayrıca, aile terapisi genç hastalarda tedaviye uyumu artırabilir.
Beslenme terapisi önemli
Beslenme uzmanları, sağlıklı yeme alışkanlıkları geliştirmek, öğün düzenini yapılandırmak ve porsiyon kontrolü sağlamak amacıyla tedavi sürecine dahil edilir. Yapılandırılmış beslenme planları, hastaların dengeli beslenmesine yardımcı olur.
Karar vermek iyileşmeyi artırır
Tedavi sürecinde en büyük zorluk karar vermedir. Tedaviye katılım sağlamak, başarılı bir iyileşme için kritik bir adımdır. Yeme bozuklukları tedavisi genellikle uzun ve zorlu bir süreçtir, bu yüzden tedaviye aktif katılım başarıyı artırır.
İzleme ve destek önemli!
Yeme bozuklukları kronik seyredebileceğinden, tedavi sonrası düzenli izleme ve destek önemlidir. Bu süreç, hastalığın nüksünü önleyebilir ve tedavinin kalıcılığını sağlar. Yeme bozukluğu tedavisi, sabır ve iş birliği gerektiren bir süreçtir. Erken tanı ve tedaviye aktif katılım, iyileşme sürecini hızlandırabilir.