Katolik dünyası, Papa Francis’in ölümünün ardından yeni liderini belirlemek için tarihi bir seçim sürecine girdi. Modern dönemin en yaşlı papalarından biri olan Francis, son yıllarda ciddi sağlık sorunları yaşıyordu. 88 yaşında hayatını kaybeden Papa’nın ardından başlayan konklav süreci, yalnızca dini bir liderin değil, Katolik Kilisesi’nin geleceğini de belirleyecek. Özellikle son yıllarda Papa Francis’in Avrupa dışından atadığı kardinaller, bu kez papanın Afrika’dan seçilme ihtimalini güçlendiriyor.
Afrikalı adaylar öne çıkıyor
Vatikan’daki Sistine Şapeli’nde toplanacak kardinaller, geleneksel olarak konklav adı verilen gizli oylama süreciyle yeni papanın kim olacağına karar verecek. Seçim, üçte iki çoğunluk sağlanana kadar sürecek ve sonucun ilanı, şapel bacasından yükselecek beyaz dumanla duyurulacak.
Bu yılki seçim, geçmiş konklavlardan farklı olarak Afrika kıtasından gelen adaylara dikkat çekiyor. Papa Francis’in görev süresinde atadığı 138 kardinalin önemli bir bölümü Asya ve Afrika kökenli. Bu da Batı Avrupa ağırlıklı geleneksel yapıyı değiştirmiş durumda. Özellikle Gana, Nijerya ve Kongo’dan bazı üst düzey kardinallerin adı ön plana çıkıyor.
Yeni Papa reformları sürdürecek mi?
Papa Francis, görev süresince özellikle göç, yoksulluk, çevre ve sosyal adalet gibi konularda reformcu açıklamalarıyla dikkat çekmişti. Kilise içindeki cinsel istismar vakalarına karşı tavrı, LGBTİ+ bireylerle ilgili daha kapsayıcı bir dil kullanması ve geleneksel öğretilere mesafeli yaklaşımı nedeniyle destek kadar eleştiri de aldı.
Yeni papanın bu reformist çizgiyi sürdürüp sürdürmeyeceği, Katolik dünyasında büyük önem taşıyor. Afrika’dan çıkabilecek bir Papa, kıtanın genç ve büyüyen Katolik nüfusunun temsil gücünü artırabilir. Aynı zamanda kilisenin evrenselliğini ve çeşitliliğini daha görünür hale getirmesi açısından da önemli bir adım olabilir.