MAGAZİN

Zerrin Özer: "Dünya starı olma fırsatımı annem engelledi "

Türk müziğinin güçlü sesi Zerrin Özer, yıllar sonra yaptığı röportajda, 80'lerde yurt dışına açılma fırsatını annesinin engeline takıldığını belirtti.

Abone Ol

Zerrin Özer, son dönemdeki sağlık sorunlarıyla gündeme gelirken, verdiği röportajda kariyeri ve yaşamı hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 80'li yıllarda yurt dışına açılma fırsatını kaçırdığını ve bunun annesinin kararlarından kaynaklandığını belirten Özer, “Dünya beni tanıyacaktı ama olmadı” dedi.

“Dünya beni tanıyacaktı”

Türk müziğinin güçlü sesi Zerrin Özer verdiği röportajda, 1980'lerde yurt dışından gelen cazip teklifleri annesinin engeline takıldığını açıkladı. "Dünya beni tanıyacaktı ama olmadı” diyen Özer dünyaya açılma fırsatını ve 90’lara duyduğu özlemini dile getirdi. “Paris’te Eyfel Kulesi’nde sahne alacaktım, ama annemle gitmediğim için bu projeyi kabul edemedim” diyerek pişmanlıklarını paylaştı. Müzik kariyerinde kendi hayallerini gerçekleştiremediğini ifade eden sanatçı, annesinin belirlediği sınırlar içinde kaldığını ve bu durumun müziğini etkilediğini dile getirdi.

‘’Annemi kırmadım’’

Özer, müziğe başladığında tamamen özgür olmadığını, annesinin baskısıyla birçok istemediği şarkıyı seslendirmek zorunda kaldığını belirtti. “Aslında pop müziği okumak istiyordum, ama o dönemin Türkiye’sinde arabesk müzik çok popülerdi” diyerek müziğinde yaşadığı çatışmayı anlattı. Caz ve pop müziğin vazgeçilmesi bir ismi olacakken anne engeline takılan Özer, o pişmanlığı “İstemediğim birçok şarkıyı seslendirdim ama annemi kırmadım” diyerek anlattı.

90’lı yıllara özlem

90’lı yılların müziğinin neden özlemle anıldığını ise, o dönemin müziğinin ruhu ve derinliğiyle ilişkilendirdi. ‘’ Evet, 90’lı yıllara duyulan özlemi çok net görüyorum. O dönem müzik, gerçekten altın çağını yaşıyordu. Dijital teknolojinin henüz hâkim olmadığı bir dönemdi ve müzik tamamen saf, ruhu olan bir üretimdi. O zamanlar her yeni çıkan şarkı farklı bir ruha sahipti, yeni isimler piyasaya çıkıyordu ve prodüktörler de işlerini büyük bir titizlikle yapıyordu. Bugün hâlâ 90’lı yıllara özlem duyulması hiç şaşırtıcı değil. Kadıköy’den Beyoğlu’na kadar herkesin dilinde o dönemler var. Çünkü o yılların müziklerinde bir derinlik ve duygusal yoğunluk vardı’’ diyerek, günümüz müziği ile kıyaslama yaptı.

Dijitalleşmenin etkisi

Dijitalleşmenin müziği nasıl etkilediği hakkında konuşan Özer, bu sürecin müzik üretimini kolaylaştırdığını ancak ruhsuzlaştırdığını savundu. ‘’Günümüzde müziğe ulaşmak, üretmek çok kolaylaştı. Dijitalleşme sayesinde bir sanatçı, tek başına müzik yapabiliyor. Artık stüdyolarda fiziksel enstrümanlarla yapılan kayıtların yerini dijital aletler aldı. Bir cihaz, yüzlerce enstrümanı taklit edebiliyor. Bu süreç müzik üretimini bireyselleştirdi. Artık her şeye internet üzerinden ulaşabiliyorsunuz. Ancak bu aynı zamanda müziği biraz ruhsuzlaştırdı diye düşünüyorum. O eski müzik disiplini, prodüksiyon kalitesi kalmadı. Yani evet, dijitalleşme sayesinde amatör müzisyenlerin sayısı arttı ve globalleşme daha hızlı oldu, ama eski ruhu yakalamak zor’’ dedi.

Genç sanatçılara tavsiyeler

Son olarak, genç sanatçılara özgünlük ve samimiyet önerisinde bulundu. “Sanat her zaman özgünlük ve samimiyet ister. Gençlere tavsiyem, kendi ruhlarını ve tarzlarını bulmaları, kalpten gelen müziği yapmaları. Özgün ve yaratıcı olanlar her zaman bir adım önde olacaktır” diyerek, gençlerin gerçek müziği keşfetmeye çalışmaları gerektiğini vurguladı.