KÜLTÜR-SANAT

Aphrodisias Antik Kenti: Aşkın ve sanatın başkentine kısa bir bakış

Sanat ve tarihin büyülü kesişim noktası Aphrodisias Antik Kenti, geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Gelin, Aphrodisias'ın geçmişinde bir tura çıkalım...

Abone Ol

Aphrodisias Antik Kenti, aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’e ithaf edilen ve tarih boyunca sanatıyla ün salmış bir medeniyet merkezi olarak dikkat çekiyor. Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan bu kent, özellikle Roma İmparatorluğu döneminde kazanmış olduğu kutsal bölge statüsüyle, dönemin en önemli yerleşimlerinden biri haline geldi. Mermerden yapılan sanat eserleri, heykeltıraşlık okulu ve arkeolojik yapılarıyla bugün de ziyaretçileri kendine çeken Aphrodisias, antik çağların izlerini taşıyarak binlerce yıl sonra bile büyüleyici etkisini koruyor.

Aphrodisias, Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan, tarihi M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanan ve adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan bir antik kenttir. İlk kez bu isimle anılan kent, Roma İmparatorluğu döneminde kutsal bir yerleşim olarak kabul edildi. Öncesinde "Lelegonpolis," "Megapolis," ve "Ninoi" gibi adlarla bilinen Aphrodisias, Roma’nın güçlü himayesi altına girdiğinde kültürel ve sanatsal açıdan gelişim gösterdi. Öyle ki, burada kurulan heykelcilik okulu dönemin en ünlü eserlerini üretmiş ve Salbakos Dağı'ndan çıkarılan mermerlerle şekillendirilen heykeller, dönemin sanatına damga vurdu.

Tarihsel ihtişam ve yıkımların izleri

Aphrodisias, Caesar’ın şehri ziyaret ettiği ve tanrıça Aphrodite’e sadakatini sunduğu bir yer olarak bilinir. Ancak M.Ö. 44 yılında Caesar’ın ölümünden sonra kent Labienus tarafından talan edilmiştir. Sonrasında, Roma’nın önde gelen imparatorları Tiberius ve Octavianus’un yardımlarıyla Aphrodisias yeniden inşa edilerek eski görkemine kavuşmuştur. Bu dönemde vergi muafiyeti gibi ayrıcalıklar kazanan şehir, 3. yüzyıla kadar birçok imparator tarafından desteklenmiştir. Pagan inançlarının merkezi olan Aphrodisias, Hristiyanlığın yayılmasıyla bir piskoposluk bölgesi haline gelmişse de eski inançların izlerini uzun süre taşımıştır.

Depremlerle Gelen Çöküş

Bir fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle Aphrodisias sık sık depremlerle sarsıldı ve 7. yüzyılda meydana gelen büyük yıkımlardan sonra eski görkemini yitirdi. Bölgedeki göç ve yeni yerleşimler ile Bizans döneminde "Kayra" olarak anılmış, bu isim de günümüzde “Geyre” olarak yaşamaya devam ediyor.

Yeniden keşif ve kazı çalışmaları

18. yüzyılın sonlarından itibaren yabancı seyyahlar ve arkeologlar tarafından keşfedilen Aphrodisias, 1960’lı yıllarda New York Üniversitesi arkeologları tarafından yapılan kapsamlı kazılarla tam anlamıyla gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Kazılarda ortaya çıkan tapınak, stadyum ve tiyatro gibi yapılar Aphrodisias’ın zengin geçmişini gözler önüne seriyor. Günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu kent, antik dönemin en değerli sanat merkezlerinden biri olarak kültürel önemini koruyor.