İstanbul'da ortaya çıkan "yenidoğan çetesi" skandalından sonra Niğde, Sakarya, Kocaeli ve Antalya'daki bazı özel hastanelerde yoğun bakım ünitelerine sevk edilen bazı bebeklerin sahte epikriz raporu düzenlenerek hastanede fazla süre yatırıldığı ve SGK'den haksız kazanç sağlandığı, bu bebekler arasında şüpheli şekilde ölenlerin olduğu ortaya çıktı.

Ülke genelinde özel hastanelerde bebeğini kaybeden, yaptıkları şikayetlere ve ihbarlarına cevap alamayan aileler İstanbul'da ortaya çıkan çeteye benzer çeteler nedeniyle bebeklerini kaybetmiş olmaktan korkuyor.

“Doğumdan 40 gün kadar sonra yaşamını yitirdi”

Kocaeli’nde yaşayan İbrahim Altan’ın eşi 23 Nisan’da Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde erken doğum yaptı. 32 haftalık iken doğan bebek Zümranur Altun burada yemek borusundan ameliyat oldu. Burun delikleri kapalı olduğu için bir ameliyat daha olması gerekti ve 112 aracılığıyla İstanbul’daki Özel F. Hastanesi’ne sevk oldu. Burada çocuğunun yaklaşık bir ay süren tedavi sürecinde pek çok ihmaller olduğu iddiasında bulunan baba İbrahim Altan, "Son olarak kızımı bir kez daha ameliyat etmek istediler. Bu ameliyatı SGK karşılıyordu. Ben karşı çıktım. Sonraki süreçte de öldü. Sorumlular yargılansın" şeklinde konuştu.

Kızı yaşamını yitirmeden saatler öncesinde baba İbrahim Altan, CİMER’e şikâyette bulundu. Altan başvurusunda, ''Çocuğum erken doğdu. Yemek borusundan ameliyat oldu. Sonrasında burun delikleri kapalı olduğu için İstanbul’da bulunan F. Hastanesi’ne sevk edildikten sonra yemek borusundan ameliyat olduğu için beslenme sondası vardı. F. Hastanesi’nde görevli çocuk doktoru B. E. ilk geldiği gün bilgisiz bir şekilde sondasını çıkardığından çocuğum bir aydır beslenemiyor. Doktor ve hastane yönetiminden şikayetçiyim. Çocuğum Zümranur Altan için acilen sevk talep ediyorum. Evladımı bilgisiz ve ülkeye ihanet şebekesinin sahte doktoruna bırakmak istemiyorum. Sesimi duyun, evladım zor durumda” dedi.

“Sevk, bizim tercihimiz değildi”

Bebeğinin ölmesi sonucu baba İbrahim Altan, 7 Temmuz 2024'te Firuzköy Şehit Ilgız Aykutlu Polis Merkezi Amirliği’ne giderek “taksirle öldürme” suçundan şikâyette bulundu. Altan'ın şikâyetinde şu ifadeler yer aldı: Kızım 23 Nisan günü Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde doğdu. Doğumdan bir gün sonra yemek borusu ve nefes borusu birleşik olduğu için aynı hastanede ameliyat oldu. Bir hafta sonra süt verilmeye başlandı. Sonrasında ‘burun kemikleri kapalı olduğu için başka hastaneye sevk olması gerekli’ dendi. Sevk olana kadar günlük 600 cc süt ile besleniyordu. Yaklaşık üç hafta sonra sevk oldu ve 5 Haziran günü Özel F. Hastanesi’ne sevki gerçekleşti. Bu hastaneye sevk bizim tercihimiz değildi, 112 bizi buraya sevk etti. Bu hastanede yenidoğan yoğun bakıma yatırıldı. Süt hortumu takılıydı, burada B.E. adlı doktor tarafından çıkarıldı. Ben bunu bir hafta sonra öğrendim. Ben B.E. isimli doktora neden çıkarıldığını sordum, bana çıkarmam gerekiyordu, çıkardım dedi. Bunun akabinde bana ‘zorla da olsa tekrar küçük hortum taktım’ dedi. Birkaç gün geçti ve taktığını beyan ettiği hortumu geri çıkardı. Sorduğumda bana 15 cc gibi bir süt verildiğini bunu da geri kustuğunu beyan etti. Öncesinde çocuğum zaten 600 cc süt almasına rağmen böyle bir durum yoktu. Ben bu sonradan takılan hortumun tam olarak takılamadığını düşünüyorum. Bu hortum çıkarıldıktan sonra bana yemek borusunun genişletilmesi için operasyon gerekli. Bunun için de bizim yeterli imkânımız yok, başka hastanede yapılması gerekli dedi. 30 Haziran günü Başakşehir Çam Sakura Hastanesi’ne geldik. Bana Çam Sakura’da ‘iki saat sonra beslenebilir’ dediler. B. E. isimli doktor bana ‘ben bir gün sonra besleyeceğim’ dedi. Ben itiraz edince bana ben öyle karar verdim dedi. Ertesi gün çocuğum istifra ediyor diye yine beslenemedi. Beş gün sonra B.E. isimli doktor çocuğun midesini yıkayacağını söyledi ve midesini de yıkadı ama yine de besleme yapmadılar. Ben bu durum karşısında 5 Temmuz’da hem B.E. isimli doktora hem de hastane yetkilisi Z. isimli kişiye sevk istediğimi beyan ettim. Çocuğuna ameliyat ile beslenmesi için takılan beslenme hortumu çıkarıldıktan sonra beslenemedi ve beslenemediği için de bugün 7 Temmuz’da saat 16.00 sularında vefat etti. Çocuğumun kesin ölüm nedeninin tespiti için otopsi yaptırılmasını istiyorum. Çocuğumun vefat etmesinde ihmali olduğunu düşündüğüm B.E. isimli doktor ve Özel F. Hastanesi yetkililerinden davacı ve şikayetçiyim."

Altan’ın şikayetinin üzerinden aylar geçmesine rağmen konuya ilişkin herhangi bir gelişme olmadı.

Niğde ve Kocaeli’nde aynı doktor

Niğde’de 18 Mayıs 2022’de Özel H. Hastanesi’nde doğum yapan Reyhan Öcal da bebeğinin ölümünün şüpheli olduğunu iddia etti. ANKA Haber Ajansı'na konuşan Öcal, kendilerine şeker hastası olduğu için bebeğinin kuvözde yatması gerektiğini ama nefes almasında sıkıntı olduğunu söylediklerini söyledi. Öcal, “15 gün bebeğim kuvözde yattı. 16’ncı günde bir anda doktor M.F.Ş. Bebeğinizde patolojik bir sarılık oldu ve karaciğeri ile böbrekleri iflas edebilir dedi. 17’nci günde de bebeğimin hayatını kaybettiğini söylediler. 4 Haziran’da bebeğim öldü. Ölüm raporunda da doğal ölüm yazıyordu. Doktor bu raporu hazırlarken bebeğimin kimliğini benden istedi ve bu bende kalacak diyerek kimliğini de vermedi” dedi.

Aynı doktor hakkında 2023’te Özel G.Y. Hastanesi’nde doğan Oturak ailesinin bebeğinin ölümüne dair şikâyet yapıldı. 

İki günde üç farklı hastane

Sakarya’da yaşayan Kâmil Tan isimli yurttaşın bebeği, 28 Kasım 2018’de Adapazarı’nda bulunan Özel B. Hastanesi’nde dünyaya geldi. Tan’a bebeğinin bir süre kuvözde kalması gerektiği ve bunun rutin bir işlem olduğu ifade edildi. Tan süreci şöyle konuştu: ''Bundan yaklaşık 10 saat sonra apar topar yeni doğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye nakli yapılmalı’ denilerek Kocaeli Özel A. Hastanesi’ne ambulans ile götürüldü. O sırada bize Korkacak bir şey yok, rutin işlemler denildi. Hastaneye geldiğimizde ise bize çocuğunuz ölmek üzere denildi. Özel A. Hastanesi’nde iki gece kaldık. Son bir tedavi için umut olmasa da sabah saatlerinde SGK’nın karşılamadığı nitrikoksit gaz tedavisi için bizde yaklaşık 3 bin 500 TL istediler. Fatura keseceklerini söyleseler de sonrasında kesmediler. Daha sonra aynı gün ilgili doktor bulunursa operasyon için Özel G.Y. Hastanesi’ne transferi yapıldı. Burada 30 Kasım’da bebeğim birkaç saat sonra öldü. Sonrasında defin işlemlerinin ardından bebeğimin tedavi evraklarını istemek için başhekimin odasına girdiğimde belgeleri alabileceğimi söyledi. Yanındaki doktor bunun üzerine biraz izin istedi ve 5 dakika sonra odaya tekrar girdiğimde vermiyoruz belgeleri, git kime şikâyet edersen et tepkisiyle karşılaştım. Sonucunda da bana bir bilgi vermediler.”

Yenidoğan çetesinin diyalogları kan dondurdu: Bebeklerin cansız bedenini bile satmışlar! Yenidoğan çetesinin diyalogları kan dondurdu: Bebeklerin cansız bedenini bile satmışlar!

Tan’ın bebeğinin ölümü için “kovuşturmaya yer yok” denildi

"Bebeğimin ölümünde ihmaller var. Doğduğunda sağlıklı görünen, hemşirenin yorgun biraz sadece dinlenmeye alacağız dediği bebeğimizi kucağımıza alamadan kaybettik" diye konuşan Tan, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yaptı. Savcılık kovuşturmaya yer yok kararı verdi.

Antalya'da 'sahte epikriz" raporu verildiği iddia edildi

Antalya'dali Özel M.P. Hastanesi'nde 20 Eylül 2017'de Sancak Serik'in eşi Suna Serik ise 33 haftalık iken sezaryen doğum yaptı. 2 kilo 120 gram doğan bebek Serik'in doğduğunda sağlıklı olduğu kaydedilirken aradan kısa bir süre geçince aynı gün yenidoğan yoğun bakımına alındı. Baba Sancak Serik, şöyle anlattı: "Bir anda doktor M.G. yanımıza gelerek çocuğumuzun alt kata (yenidoğan yoğun bakım ünitesi) alınacağını söyledi. Oysa bebeğimizin doğduğunda sağlıklı olduğu bize söylendi. Ancak epikriz raporunda bebeğimizin doğduğu andan itibaren entübe edildiği yazılmış. Ayrıca raporda çocuğumun her gün git gide kötüleştiği ve 3 Ekim'e kadar yoğun bakımda kaldığı yazılmış. Ancak benim çocuğum makineye hiçbir zaman bağlanmadı. Fotoğraflarda da mevcut. Son hafta ise taburcu bölümüne alındı. 3 Ekim sabahında ise bir anda aranarak bana çocuğumun öldüğü söylendi. Bebeğim ise gece 01.00'de yaşamını yitirmiş. Oysa bize sabah söylediler. Ben bebeğimi kaybettikten sonra Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum. Ancak ne yazık ki kovuşturmaya yer yok kararı verildi. Ben son günlerdeki haberlerin ardından dosyanın yeniden açılması talebinde bulunacağım. Benim çocuğumun ölümünde ihmaller var. Başkasının çocuğu bunu yaşamasın.”