Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'nin devrik lideri Esad'ın İsrail için önemli olduğunu ve İsrail'in Esad'ın devrilmesini istemediğini söyledi.
Hakan Fidan'ın açıklamaları, Suriye'nin geleceği, bölgesel işbirlikleri ve Esad rejimiyle ilgili önemli noktalar içeriyor.
"İsrail hiçbir zaman Esad'ın gitmesini istemedi"
Hakan Fidan, İsrail'in Esad'ın devrilmesini hiçbir zaman istemediğini belirterek, Esad’ın İsrail ile savaşmadığını ve geriye çekildiğini, İran ile İsrail’in Suriye topraklarında çatışmasını izlediğini vurguladı.
Fidan, "Esad, İranlılara yer veriyordu ama İsrail ile doğrudan bir çatışma yaşamıyordu" dedi ve Esad’ın İsrail'in gündemine hizmet ettiğini, ancak Esad’ın bölgedeki İran etkisini desteklediğini de söyledi. Ayrıca, Esad sonrası dönemde de İsrail ile bir çatışma arayışının olmayacağını belirtti.
"Esad'ın devrilmesinde Türkiye rol oynamadı"
Fidan, Türkiye’nin Suriye’nin Esad yönetimiyle ilgili hiçbir şekilde bir planlama yapmadığını ve sadece muhalefet ile barış için çalışmalar yürüttüğünü ifade etti.
Türkiye'nin, Astana Süreci'nde aktif olarak yer aldığını ve Esad'ın başarısızlıklarının ardından çözüm sürecine katkı sağladığını belirtti. Ayrıca, Türkiye'nin, Esad rejiminin halkla barış sağlayamamasının ardından Suriye'deki sürecin bir parçası olduğunu ancak Esad’ın devrilmesinde rol oynamadığını da vurguladı.
Yeni Suriye, yeni Orta Doğu
Fidan, Türkiye'nin İran, Rusya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bölge ülkeleriyle işbirliği içinde hareket ettiğini belirterek, bölgedeki çıkarlar ve egemenlik haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca, Suudi Arabistan ile çok yakın bir ilişki içinde olduklarını ve bölge ülkelerinin daha fazla kalkınma ve işbirliği sağlamak için çatışmalardan kaçınmaları gerektiğine dikkat çekti. Bölgenin olgunlaşmış olduğunu ve güçlü bir işbirliği için altyapının mevcut olduğunu belirtti.
"Bir İsveç demokrasisi beklemek gerçekçi değil"
Suriye’nin geleceği konusunda, Fidan, "Bir İsviçre demokrasisi" beklemenin gerçekçi olmayacağını söyledi ve bölgedeki etnik, dini ve coğrafi çeşitliliği yansıtan kapsayıcı bir yönetimin kurulmasının önemine işaret etti.
Ayrıca, yeni yönetimin uluslararası ilişkilerde daha dikkatli olduğunu ve diplomatik dil kullandığını belirterek, Suriye'nin kendi halkının çıkarlarını önceleyerek ilerlemesi gerektiğini ifade etti.
