İzmir Barosu’nun bugün saat 16:00’da yapmış olduğu basın toplantısı, Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz’ın konuşmasıyla başladı.
Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz, konuşmasına Kırıklar Cezaevi’nde bulunan mahpusların açlık grevi yapmaları hakkında başladı. Açlık grevi hakkında bayramdan önce Cezaevlerinden Sorumlu Başsavcı Vekili ile görüşme yapıldığını ve özellikle ağır tecrit ile ilgili sorunun dile getirilip sonlandırılması üzerine sözlü olarak ifade ettiklerini belirtti. Cezaevlerindeki hak ihlalleri ile ilgili birçok konuyu hem Cezaevlerinden Sorumlu Başsavcı Vekili hem de Cezaevi Savcısı Cihan Yıldız ile Menemen T Tipi Cezaevi’nde birkaç kez görüşüp bu hak ihlalleri hakkında konuşulduğunu belirtti.
İdari soruşturma başlatıldı
En son yapmış oldukları görüşmelerinde Menemen T Tipi Cezaevi’nde işkence iddialarına ilişkin idari soruşturmanın başlatıldığını ve soruşturmanın sonuçlanmasını beklediklerini belirten Yılmaz, işkence davasının sadece fiziki şiddeti kapsamadığını, temel ihtiyaçların sağlanmaması, bulunduklarını alanların havasız olması durumunu da kapsadığını ifade etti.
Başkan Sefa Yılmaz, açıklamaları sonrasında sözü Av. Ceren YILMAZ’a bıraktı.
Av. Ceren YILMAZ, Kırıklar Cezaevi’ndeki tüm hak ihlallerini toplamaya çalıştıklarını belirtti. Cezaevinde bulunan mahpusların en büyük sorunu olan sağlık sorununa da değinip, bir hasta mahpusun çıkarılması 2-3 ayı bulurken hastaneye sevklerin 7-8 ay sürdüğünü belirtti. Hastaneye sevk olacak mahpuslara çift kelepçe uygulaması, mahpusun eline takılan bir kelepçeye ek bir kelepçe eklenip kolluk kuvvetlerinden birinin bileğine bağlanmasıyla da bağlanmadan o kelepçeden tutulup sürüklendiklerini ve mahpuslar bu uygulamayı reddettiklerinde hastaneye götürülmesi engellenip tekrar hapishaneye geri bırakıldıklarını söyledi.
"İnfaz memuru keyfi kararla hak tanıyor"
Görüş hakkı kısıtlamasına değinen Ceren YILMAZ, sadece infaz korumaların keyfi kararıyla mahpuslara görüş hakkı tanındığını belirtti. Ağırlaştırılmış müebbet cezası alan mahpusların koşullarının ayrıca çok daha ağır olduğunu belirten Ceren YILMAZ, şöyle ifade etti:
“İçinden bir kalem geçebileceği parmaklıkla havalandırmalar çevrelenmiş durumda, bu hem sıcaklığı içeri çekip hem de hava sirkülasyonunu engellediği için yeterli oksijen alınımını ve havalandırmayı tamamen ortadan kaldıran bir durum.
İletişim haklarıyla ilgili ise cezaevi idaresinin bu konu için yeterli koşullarının olmadığını söyleyerek kısıtladıklarını söyledi.
Özellikle siyasi mahpusların, DAEŞ veya adli hükümlülerle bir arada tutularak aynı zamanda psikolojik baskı içinde oldukları belirtildi.
Türkiye’de 10 kişinin bulunduğu kuyu tipi cezaevlerinin kapatılması için süresiz açlık grevine giren Mulla Zincir ve Sercan Ahmet Arslan’ın F Tipi hapishaneden yüksek güvenlikli cezaevine sevk edildiklerini ve bu sürgünün ailelerinden uzak yerlerde olup iletişim haklarını kısıtlamak için de yapıldığını belirtti.
Sözü tekrar alan Av. Sefa YILMAZ, Menemen T Tipi Cezaevi’nde 10 kişinin kalabileceği alanı 16 kişilik kapasiteye çıkarılıp 35 kişinin kaldığını belirtti. Ranzalar dolu olduğu için kalan mahpusların yerlere gazete ve karton serip uyuduklarını ifade etti.
Hak ihlallerinin ardı arkası kesilmiyor
Protestolarda tutuklanan 17 kişinin Menemen T Tipi’nde bulunan adli suçlularla bir arada olduklarını ve koğuşlarda hala koğuş ağası sistemi olduğunu belirtip bunun dahi bir hak ihlali olduğunu ifade etti. Bu mahpuslara terörist damgası vurulduğunu ve infaz korumaların ağır hakaretler ederek şiddet uyguladıklarını belirtti.
Cezaevinde şiddete maruz kalan protestocularla ilgilenen doktorların tutmuş oldukları raporları, Tabip Odası ile işbirliği yaparak öğrenmeye çalıştıklarını belirtti. Öğrenci mahpusların yaklaşan okul sınavlarının ise bulundukları cezaevinde idariler tarafından ortam sağlanıp sınavlara girebileceklerini belirtti.