Aşk, bazen tarifsiz mutluluk bazen kafa karıştıran sessizliktir. Özellikle ilişkilerde belli bir noktadan sonra sorular başlar: “Hâlâ âşık mıyım?”, “Onsuz olur muyum?” ya da en sık sorulanı: “Onu sevmediğimden emin değilim…” İşte bu cümle, bir iç çatışmanın değil, belki de bir uyanışın ilk adımı olabilir.
Kalbin mi konuşuyor, korkuların mı?
Uzmanlar, bu cümlenin altında yatan duygunun mutlaka sorgulanması gerektiğini söylüyor. Çünkü aşk zamanla biçim değiştirebilir. İlk heyecan geçtikten sonra ilişkideki “alışkanlık” duygusu, sevgiyle karışabilir. Ancak bu “karışıklık”, duyguların bittiği anlamına gelmez. Aksine, daha derin bir bağın eşiğinde olunduğunun da habercisi olabilir.
Eğer sen de “Sevmediğimden emin değilim” diyorsan, önce şu soruları kendine sormalısın:
- Onunla vakit geçirmeyi hâlâ istiyor muyum?
- Yokluğunda eksiklik hissediyor muyum?
- Ona dair hayal kuruyor muyum?
Eğer bu soruların cevabı net değilse, belki de ilişkiyi değil, kendi içindeki duvarları gözden geçirmen gerekiyordur.
Ayrılık çözüm mü, kaçış mı?
Psikologlar, böyle bir belirsizlik yaşandığında hemen ilişkiyi sonlandırmanın her zaman doğru olmadığını vurguluyor. Bazen duygular geçici bir yorgunluk yaşayabilir. Önemli olan bu yorgunluğun nedeni: Karşı taraf mı, yoksa kendi iç sesin mi?
Kimi zaman sadece biraz mesafe, bir tatil, bir gün uzaklaşmak bile kalbindeki gerçek duyguyu gösterir. Çünkü gerçek aşk, sessizlikte bile konuşur. Unutma, “Sevmediğinden emin olmamak” bir son değil, bir dönüm noktası olabilir.