Orhan Kemal'in 1954-1966 yılları arasında Cibali'de oturduğu ev 5 ay önce satışa çıkarıldı. "Cibali'deki Umudun Yazarı: Orhan Kemal" belgeseli ekibi, evin kültürel miras olarak korunması için belgeselin sosyal medya hesabından çağrı yapmayı sürdürüyor.

Denizli, 21 Mart Dünya Şiir Günü'nü şiir festivaliyle kutlayacak Denizli, 21 Mart Dünya Şiir Günü'nü şiir festivaliyle kutlayacak

Konuyla ilgili BirGün’e konuşan belgeselin yönetmenlerinden Gökhan Erten, “5 aydır satışta olan, edebiyatın ve kentin kültürel mirası için önemli olan ev için ne yazık ki yetkililerce hâlâ tek adım atılmadı” dedi.

10 milyon lira gerekiyor

Erten, sözlerini şöyle sürdürdü:

“10 milyon Türk Lirası bir aydın için çok görülüyor. Bir değerimizin mirasının yok olma ihtimali vicdanımızı sızlatıyor. Bu evin Orhan Kemal Evi olarak kalması için tüm aydınlara, iş insanlarına, STK ve duyarlı yurttaşlara açık çağrımızdır: Bu tarihi mekan yalnız geçmiş değil, geleceğimiz için de önemli. Orhan Kemal'i yaşatmak istiyorsak bu evi de yaşatmamız gerekiyor. Çok geç olmadan herkesi inisiyatif almaya, Orhan Kemal'in hatırasına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Orhan Kemal'in Cibali'deki evi kurtarılsın. "Cibali'deki Umudun Yazarı: Orhan Kemal" belgeseli ekibi olarak, sesimizi duyuran BirGün gazetesine teşekkür ediyoruz.”

12 sene boyunca yaşamış olduğu ev

Edebiyatta toplumcu-gerçekçi çizginin en güçlü temsilcilerinden olan Orhan Kemal’in, Cibali’deki evinde Cibali Tütün Fabrikası işçilerini gözlemlediği biliniyor. Usta yazar 35'e yakın eserini de bu evde kaleme aldı. Işık Öğütçü’nün Orhan Kemal’in aile bireyleri ve Nâzım Hikmet, Fikret Otyam, Güzin ve Abidin Dino, Yaşar Kemal, Kemal Tahir ve daha birçok isimle karşılıklı mektuplarından derlediği “Eşe Dosta Selam” kitabında, Orhan Kemal Abidin Dino’ya mektubunda Cibali’den şöyle bahsediyor: “Unkapanı’nda, daha doğrusu Cibali’de oturuyorum. Bir yanımda tütün fabrikası Tekel’in. Her sabah fabrika borusunun kalın kalın ötüşü ve penceremin önünden kadınlı erkekli işçilerin geçişi. Hele yağmurlu, çamurdan günlerin mor sabahlarında, biri kucağında, ikisi yanında, bir lokma için koşan kadın işçilerin telaşı, yaşamak için çabalamaları, kendimi, kendi dertlerimi bana unutturuyor. Onların ‘Yaşama savaşı’ yanında, benimki, bizimki vallahi ‘lüks’. Asıl haklı onlar...” Orhan Kemal’in bu evde doğan oğlu Işık Öğütçü, evin satışa çıkmasından 3 ay sonra DHA’ya konuşarak evin kültür varlığı olarak Fatih Belediyesi tarafından kiralanmasını ya da Kültür Bakanlığınca satın alınmasını talep etmişti.

Kaynak: Haber merkezi