Dün Malatya’da meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından, Prof. Dr. Hasan Sözbilir, depremin Pütürge segmentinin güneybatı ucunda gerçekleştiğine dikkat çekti. 2020 Elazığ ve 2023 Maraş depremleri ile bağlantılı olarak, sismik boşlukta enerji birikimi olduğunu vurguladı. İzmir ise, 21 bağımsız fay ile yüksek deprem riski taşıyan bir il olarak öne çıkıyor. Deprem güvenliği için toplumun tüm kesimlerinin iş birliği yapması gerektiği belirtiliyor. 

“Pütürge Fayı ile Erkenek Fayı üzerinde fay parçası fazla”

Malatya-Kale depreminin dış merkezi-episantr yerine baktığımızda, 24 Ocak 2020 Elâzığ depreminde kırılan Pütürge segmentinin güneybatı ucuna karşılık geldiğini belirterek sözlerine başlayan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “2020 Elazığ depreminde Pütürge segmentinin güneybatı ucundaki 25 kilometrelik kısım kırılmamıştı. 6 Şubat 2023 Maraş-Pazarcık depreminin de kırılan fay segmentlerinden bir tanesi Erkenek fayına karşılık geliyordu. Bu depremde de Erkenek Fayı ile Pütürge Fayı arasındaki 25 kilometrelik parça yine kırılmadı. 2023 Maraş depremini, 2020 Elazığ depreminin tetiklediğini düşündüğümüzde, 25 kilometrelik fay parçasında enerji transferinin gerçekleştiğini ve bu parçanın sismik boşluk sınıfında stres biriktirdiğini ve yakın gelecekte kırılması gerektiği yönünde bilim dünyasında son bir yıl içinde yayınlar çıkmıştı. Büyük olasılıkla Malatya-Kale depreminde bu fay parçasının etki alanında bir kırılmanın gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Doğal olarak Pütürge Fayı ile Erkenek Fayı'nın etkileşim alanında birden fazla fay parçası olduğundan, bu bölgede gelecekte de benzer büyüklükteki depremlerin tekrarlanacağı düşünülebilir” diye belirtti. 

“Malatya ve Ovacık fayları uzun yıllardır enerji biriktirmektedir”

Sözlerine şöyle devam eden Sözbilir, “Malatya-Kale depremi, 2020 Elazığ ve 2023 Maraş-Pazarcık depremlerinde kırılan Pütürge ve Erkenek segmentlerinin arasındaki sismik boşluk olarak nitelendirilen 25 kilometre uzunluğundaki fay parçasının etki alanında gerçekleşmiştir. 2020 ve 2023 depremlerinde kırılan fayların enerji transferine karşılık gelen bu bölgede, henüz kırılmadığı anlaşılan fay parçaları bulunmaktaydı. Devam eden artçı depremler nedeniyle, gelecekte bu fayların da kırılması beklenmektedir. Bunun yanı sıra, Malatya ilini etkileme potansiyeli en yüksek faylardan iki tanesi olan Malatya ve Ovacık fayları da uzun yıllardan beri enerji biriktirmektedir. Bu fayların gelecekteki deprem potansiyellerinin saptanması amacıyla TÜBİTAK, MTA, AFAD ve ilgili üniversiteler olarak çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürmekteyiz. Bulgularımız, Malatya Fayı'nın son 10.000 yılda en az üç kez kilometrelerce uzunlukta yüzey kırığı oluşturacak şekilde aynı yeri kullandığını ve yıkıcı depremler ürettiğini göstermektedir” dedi.

“Depreme dayanıklılık anlamında analiz edilmesi gerekmekte”

Sözbilir, “Son 500 yılda gerçekleşen ve dünyadaki en büyük depremlerden biri kabul edilen 6 Şubat Maraş depremleri, levha sınır fayı niteliğindeki Doğu Anadolu Fayı üzerinde gerçekleştiklerinden, bu depremlerden sonra bölgedeki çok sayıda fay üzerinde enerji birikiminin arttığı anlaşılmaktadır. Tarihsel dönem depremlerine baktığımızda, bu tür büyük depremlerden sonraki 3-15 yıl içinde yıkıcı depremlerin tekrar ettiği yönünde bilgilerimiz bulunmaktadır. Bu nedenle, deprem bölgesi ve çevresindeki yerleşimleri depreme dirençli hale getirmek son derece önemlidir. Bu kapsamda, geçmişte yüzey kırığı oluşturmuş faylar ve sivil yaşam tehlikesi üzerindeki alanlarda var olan yapı stoğunun depreme dayanıklılık anlamında analiz edilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

“İzmir il sınırları içinde 21 adet fay var”

Türkiye ölçeğinde deprem tehlikesi en yüksek illerden biri olduğunu belirterek sözlerine devam eden Sözbilir, “İzmir il sınırları içinde birbirinden bağımsız bir şekilde yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan 21 adet fay vardır. Bu faylardan özellikle 4 tanesinden biri deprem ürettiğinde il merkezinde ciddi oranda can ve mal kaybına yol açabilir. Bunlar İzmir Fayı, Gülbahçe Fayı, Tuzla Fayı ve Seferihisar Fayıdır. Bunun yanında, farklı ilçelere dağılmış bir şekilde yer alan diğer faylar, öncelikle bulunduğu ilçede ciddi hasarlar oluşturabilir. Bu faylar kırıldığında, yoğun nüfusun bulunduğu il merkezi de ikincil derecede etkilenir. Bunlar Bergama Fayı, Dikili Fayı, Yeni Foça Fayı, Güzelhisar Fayı, Menemen Fayı, Kemalpaşa Fayı, Gümüldür Fayı, Dağkızılca Fayı, Mordoğan Fayı, Kiraz Fayı, Tire Fayı, Beydağ Fayı, Gümüldür Fayı ve Efes Fayı'dır. Tabii bu fayların yanında İzmir Körfezi ve Kuşadası Körfezi içinde de yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan denizaltı fayları bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

“İzmir'deki risk azaltma çalışmaları”

Bununla birlikte, komşu illerdeki Balıkesir, Manisa, Aydın ve Muğla illeri içindeki fayların bir kısmı da yıkıcı deprem ürettiğinde İzmir ilinin bazı ilçeleri can ve mal kaybı anlamında problem yaşayabilir diyerek Sözbilir sözlerine şunlarını ekledi, “Tüm bu nedenlerle, İzmir ilinin depreme hazır hale getirilmesi için toplumda yaşayan tüm katmanların bütünleşik bir şekilde ortak eylemlerde buluşması gerekiyor. Bunun için AFAD tarafından 2021 yılında hazırlanan Afet Risk Azaltma Planları (İRAP) eylemlerinin yerine getirilmesi ve deprem master planlarının yenilenerek kentsel dönüşüm yol haritasının önceliklendirilmesi hayati derecede önemlidir. Bu kapsamda biz Dokuz Eylül Üniversitesi olarak İzmir Deprem Bilgi Sistemi (İZDEBİS) ve deprem senaryosuna dayalı İzmir Deprem Master Planı’nı YÖK tarafından desteklenen Araştırma Destek Programı (ADEP) kapsamında 2022 yılından beri yürütmekteyiz. 2025 yılı sonunda sonuçlanacak olan bu projelerimizle, İzmir'deki risk azaltma çalışmalarına önemli katkılarda bulunmuş olacağız.”

16 Ekim 2024 | Türkiye'nin son 24 saat deprem haritası 16 Ekim 2024 | Türkiye'nin son 24 saat deprem haritası