Akmonia Antik Kenti, Uşak’a 40 kilometre, Banaz’a ise 8 kilometre uzaklıkta bulunan ve üç tarafı dereyle çevrili yüksek bir tepe üzerinde yer alan tarihi bir yerleşim yeri. Meşhur Kral Yolu üzerinde bulunan bu antik şehir, Frigya, Lidya, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde büyük bir gelişim gösterdi. Uşak’ın en önemli antik kentlerinden biri olan Akmonia, bu bölgedeki tarihi zenginliklerin en önemli örneklerinden birini teşkil ediyor.
Tarihi geçmiş ve konumu
Akmonia, çevresine hakim konumu ve stratejik yerleşimiyle dikkat çekiyor. Şehir, özellikle Kral Yolu üzerinde yer alması nedeniyle, antik dönemde önemli bir ticaret ve kültür merkezi oldu. Kentin tepeye kurulmuş olması, hem savunma açısından avantaj sağlamış hem de çevredeki geniş alanlara hakimiyet kurmasına olanak tanıdı.
Öne çıkan yapılar
Bugün Akmonia’da görülebilen yapılar arasında en dikkat çekenlerinden biri, şehrin tiyatrosu. Tiyatro, tepenin güney yamacında, surların dibinde yer alır ancak şu an oldukça harabe durumda. 1832 yılında ünlü Fransız kaşifi Charles Texier, tiyatronun sahne ön duvarlarının hâlâ ayakta olduğunu belirtildi.
Şehrin kuzeydoğusunda yer alan yamaçta ise mezar odaları bulunduğu düşünülüyor. Bunlar, Akmonia’nın dini ve cenaze ritüellerine dair önemli ipuçları sunuyor.
Diğer önemli kalıntılar
Akmonia'nın orta yerinde ise büyük blok taşlardan inşa edilmiş bazı yapıların kalıntıları yer alıyor. Bu yapılar, darphane ve sağlık ocağı gibi işlevler görmüş olabiliyor. Ancak şu anda yalnızca temel kalıntıları mevcut olup, bu yapılar şehre dair önemli bilgiler veriyor.
Buluntular ve sergilenme
Akmonia'dan çıkan eserler, şehrin zengin tarihine ışık tutan önemli parçalardır. Bu eserler, Afyon ve Uşak Müzesi'nde sergileniyor ve antik kentin tarihî mirasını görmek isteyen ziyaretçilere sunuluyor. Antik Akmonia, her yıl pek çok tarih severin ilgisini çekerken, bölgenin arkeolojik önemi her geçen gün daha çok anlaşılıyor.