Göklerin en eski aşklarından biri, Ay ve Güneş'in aralarındaki imkansız ama tutkulu ilişkidir. Birbirlerine olan sevgilerini itiraf ettiklerinde, birbirlerinin geleceğine dair umutlar beslemişlerdi. Ancak kıskanılacak bir aşk, kötü niyetli bir üçüncü tarafın müdahalesiyle sona erdi. Bu hikâye, aşk, kayıp ve kıskanmanın bir araya geldiği, içsel bir yolculuğu simgeliyor.
Ay ve Güneş'in aşkı
Ay, gökyüzünün yalnız ve göksel varlığı, bir gün Güneş'e âşık olur. Güneş ise, ona karşı duyduğu hisleri itiraf etmekte zorlanıyordur. Ay, bir gün cesaretini toplar ve aşkını Güneş'e açıklar. Güneş de sonunda hislerini dile getirir, çünkü o da Ay’ı seviyordur. Bu iki sevda, her onbeşlemede birbirlerine hayaller kurarak buluşurlar. Ve bir gün, en güzel günlerinde, evlenmeye karar verirler. Ancak, bu güzel aşkın araya giren bir başka varlık tarafından sabote edilmesi uzun sürmez.
Kıskançlığın yıkıcı etkisi
Bir cazı karısı, bu masum ve saf aşkı kıskanır. Ay hakkında yanlış bilgiler verir ve Güneş’in kalbini soğutur. Güneş, Ay’dan uzaklaşır, konuşmalarını keser. Ancak Ay, ne olduğunu anlayamaz. Hala her onbeşlemesinde Güneş’in etrafında döner ve ona ulaşmaya çalışır. Ama Güneş, Ay’ı görmek istemez. O, Ay’ı görmemesi için gözlerini koruyan ışık parmaklarıyla engel olur.
Ay ve Güneş arasındaki ayrılık
Bir gün Güneş, Ay’a net bir şekilde söyler: "Benden umudunu kes, ben seninle evlenmeyeceğim." Ay, neye uğradığını anlamaz. O, hiçbir zaman umudunu kaybetmeyecektir. "Kıyamete kadar senden ümidimi kesmeyeceğim," der. "Bir gün suçsuz olduğumu anlayacaksın." Fakat bu konuşma, Ay ile Güneş’in arasındaki son konuşma olur. Ay, her onbeşlemesinde Güneş’e olan özlemini hisseder, ama Güneş’in parmakları, ona bakmayı engeller. Artık Güneş, görünmekten kaçınır. İnsanların gökyüzüne bakamayışlarının nedeni de Güneş’in gözlerini koruyan ışık parmaklarıdır.
İmkansız aşkın hikayesi
Ay ile Güneş’in hikayesi, aşkın bazen ulaşılmaz ve imkansız olduğunu gösterir. Kıskanmak, yanlış anlamalar ve dış müdahalelerle bir araya gelen bu aşk, gökyüzünde iz bırakan bir efsaneye dönüşür. Ama unutulmamalıdır ki, gerçek aşklar, zorluklar ve acılarla daha da güçlenir. Ay ve Güneş’in aşkı, sonsuz bir bekleyişin ve kalp kırıklığının simgesidir.
