Opera dünyasının en büyük isimlerinden biri olan Maria Callas, "La Divina" olarak tanındı ve eşsiz sesi, büyüleyici sahne performanslarıyla unutulmaz bir miras bıraktı. Hem profesyonel başarısıyla hem de kişisel hayatındaki trajedilerle gündemde kalan Callas, hala müzik dünyasında ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Şimdi, onu anlatan sinema filmleriyle de hayatı yeniden keşfediliyor. Bu yazıda, Callas’ın hayatını, kariyerini, başarılarını ve bilinmeyen yönlerini bir araya getirdik.

Maria Callas’ın gençlik yılları ve başlangıçlar

Asıl adı Anna Maria Cecilia Sofia Kalogeropoulos olan Maria Callas, 2 Aralık 1923’te New York’ta Yunan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç yaşta müziğe ilgi duyan Callas, ailesiyle birlikte Yunanistan’a taşındıktan sonra Atina Konservatuvarı’nda eğitim aldı. Burada, ünlü İspanyol soprano Elvira de Hidalgo'nun öğrencisi olarak sanatını geliştirdi. Callas, müziğe olan tutkusu ve yeteneği sayesinde kısa sürede dikkat çekmeye başladı.

Sahneye adım Atan La Divina

Maria Callas, profesyonel kariyerine 1941 yılında Atina’da başladı. Henüz 18 yaşında, "Tosca" operasında Floria Tosca rolüyle sahneye çıktı ve bu performans, onun olağanüstü yeteneğini sergileyen ilk büyük adım oldu. Callas’ın dramatik oyunculuğu ve güçlü sesi, opera dünyasında onu hızlıca tanınan bir isim haline getirdi. 1947’de Verona’da sahne almasıyla uluslararası kariyerinin kapılarını açtı.

Callas’ın sanatındaki derinlik ve yenilik

Callas, sadece güçlü sesiyle değil, aynı zamanda sahnedeki duruşu ve dramatik yaklaşımıyla da dikkat çekti. Opera dünyasında yalnızca ses değil, dramatik yorumlar da önemliydi ve Callas, her rolünü derinlemesine inceleyip ona yeni bir boyut katmayı başardı. Bellini’nin “Norma” operasındaki Norma rolü, onun kariyerindeki en ikonik performanslarından biri olarak tarihe geçti. Hem dramatik hem de lirik eserlerdeki ustalığı, onu opera dünyasında efsane yaptı.

Callas’ın kişisel hayatındaki çalkantılar

Maria Callas, hayatı boyunca fırtınalı ilişkiler ve kişisel trajedilerle de gündemdeydi. 1947’de İtalyan iş insanı Giovanni Battista Meneghini ile tanıştı ve 1949’da evlendiler. Ancak, 1959’da evlilikleri sona erdi. Callas’ın en büyük aşklarından biri, Yunan armatör Aristotle Onassis oldu. Ancak, Onassis’in 1968’de Jacqueline Kennedy ile evlenmesi, Callas için büyük bir hayal kırıklığıydı. Bu dönemde yaşadığı zorluklar, onun sanatsal üretimini de derinden etkiledi.

Yemesen bile tarlasından geç! Yemesen bile tarlasından geç!

Callas’ın mirası ve ödülleri

Maria Callas, kariyerinin zirvesinde birçok ödül kazandı ve opera dünyasında eşsiz bir yer edindi. Ölümünden sonra, 2007’de Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü'ne layık görüldü. Aynı yıl, BBC Music Magazine tarafından tüm zamanların en büyük sopranosu seçildi. Onun etkisi hâlâ devam ediyor; Callas, opera dünyasında bir dönemin simgesi haline gelmiştir.

Sinema filmleriyle Maria Callas’ın mirası

Maria Callas’ın büyüleyici hayatı, sinema dünyasında da ilham kaynağı olmuştur. Onun yaşamını konu alan filmler, sanatçının sahnedeki parıltısını ve özel hayatındaki çalkantıları beyaz perdeye taşımaktadır. Son olarak, usta yönetmen Pablo Larraín’in “Maria” adlı filminde, Angelina Jolie, Callas’ın hayatına hayat veriyor. Bu filmde, Callas’ın kişisel mücadeleleri, aşkları ve sahne arkasındaki dramatik hayatı detaylı bir şekilde ele alınıyor.

Kaynak: Haber Merkezi