Hayatımız gittikçe sanallaşıyor. Yüz yüze iletişim neredeyse bitmek üzere. Parmaklarımızın ucundaki dünya, bizi gerçeklikten gittikçe uzaklaştırmaya başladı. Eskiden komşularla kahve içerken konuştuğumuz konular, artık Instagram’da paylaşılan fotoğraflar, Twitter’da atılan tweet’ler üzerinden dönüyor. Bu dijital dünyanın cazibesi, ruh sağlığımızı da bozmaya başladı. Yalnızlaşıyoruz ve maalesef bunun farkında değiliz…
Sosyal medya… Bu renkli teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İletişim kurmaktan bilgi edinmeye, eğlenmekten işlerimizi yürütmeye kadar her alanda aktif olarak kullanıyoruz. Ancak bazen bu kullanım kontrolden çıkabiliyor ve bir bağımlılığa dönüşebiliyor. İşte o zaman işler değişiyor. Sürekli telefonumuza bakma ihtiyacı hissetmek, gerçek hayattaki insanlarla iletişim kurmak yerine sanal dünyada vakit geçirmek, sosyal medya olmadığında huzursuz hissetmek… Bunlar, sosyal medya bağımlılığının en belirgin işaretleri.
Bu bağımlılığın mental sağlığımız üzerinde de ciddi etkileri var. Örneğin, sürekli başkalarının “mükemmel” hayatlarını görmeye başlıyoruz. Instagram’da filtrelerle güzelleştirilmiş fotoğraflar, kusursuz tatil paylaşımları… Bunlar, kendimizi yetersiz hissetmemize, sürekli başkalarıyla kendimizi kıyaslamamıza neden olabiliyor. Halbuki o paylaşımların ne kadarının gerçek olduğunu bilemiyoruz. Bu durum, anksiyete ve depresyon gibi sorunları tetikleyebiliyor.
Bir de uyku meselesi var. Yatağa girdiğimizde bile elimizden düşüremediğimiz telefonlar, uyku kalitemizi ciddi şekilde etkiliyor. Ekranlardan yayılan mavi ışık, uyku hormonumuz olan melatonini baskılıyor ve uyku düzenimizi bozuyor. Sonra sabah yorgun uyanıyoruz ve bu durum gün içindeki enerjimizi, motivasyonumuzu olumsuz etkiliyor.
Sosyal medya, beğeni ve yorumlarla adeta bir ödül mekanizması gibi çalışıyor. Bir paylaşım yaptığımızda gelen beğeniler, yorumlar, beynimizde dopamin salgılanmasına neden oluyor. Bu da bize keyif veriyor. Ancak bu durum sürekli tekrarlandığında, beynimiz bu hissi daha fazla istemeye başlıyor ve bir bağımlılık döngüsü oluşuyor.
Peki, bu durumdan nasıl kurtulabiliriz? Öncelikle sosyal medya kullanımımıza sınırlar koymalıyız. Kendimize belirli zaman dilimleri belirleyip, bu saatler dışında sosyal medyadan uzak durmalıyız. Telefonumuzdaki bildirimleri kapatmak da faydalı olabilir. Sürekli gelen bildirimler, dikkatimizi dağıtıyor ve sosyal medyaya daha fazla zaman ayırmamıza neden oluyor. Zaman zaman dijital detoks yapmak, yani belirli bir süre sosyal medyadan tamamen uzaklaşmak da iyi bir fikir. Kitap okumak, arkadaşlarımızla buluşmak, spor yapmak gibi alternatif aktivitelerle ilgilenmek, sosyal medyaya olan bağımlılığımızı azaltmamıza yardımcı olabilir.
Unutmayalım ki, sosyal medya bir araçtır. Hayatımızı yöneten bir güç olmamalı. Bilinçli ve dengeli bir yaklaşımla, sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korunabilir ve daha sağlıklı bir dijital yaşam sürebiliriz. Kendimize ve sevdiklerimize daha fazla zaman ayırarak, gerçek hayattaki güzelliklerin farkına varabiliriz.