Sütle ilgili çok yaygın bir karalama kampanyası olduğunu görüyoruz. Sütten rahatsız olan geniş bir kitle de yok değil. Hangi hayvanın sütü olduğu fark etmeksizin, süt içiyor olmamız hakkında pek çok söz söylendi. Oysa: Çocukluğumuzdan beri içtik, boyumuz uzadı. Kahvelere ekledik, daha geç acıktık. Menopozda içtik, kemikleri koruduk. İçtik, iştah frenlendi ve abur cuburdan kurtulduk. Geceleri uykudan önce bizi rahatlattı.
Sütün gerekliliğinin tüm bu kanıtlarına rağmen pek çok insan onu çocuk içeceği olarak algılamakta... Halbuki: 30 yaşa kadar alınan kalsiyumun %50’si kemiğe geçebiliyorken, 30 yaştan itibaren ancak %30’u kemiğe geçebilir. Bu durum, yetişkinler olarak süte ihtiyacımızın azaldığına değil, daha çok arttığına işarettir. Üstelik kadınlar doğumda anne sütü döneminde, her doğumdan sonra ve özel günlerinde şiddetli kalsiyum kaybeder. Kemikleri zayıf düşer ve boyu hızla kısalabilir. Yetişkin kadınların süte daha çok ihtiyacı vardır.
Fakat karşımıza çıkan sorun şu ki: Süt, içerdiği laktoz adlı şekerin, gaz ve şişkinliğe neden olması yüzünden de eleştirildi. Bilin ki: Laktozu bağırsakta “laktobasil türde faydalı bakteriler” parçalar.
Eğer sütü sindiremiyorsanız, bunun olası sebepleri şöyledir:
- Laktobasil türde probiyotik (faydalı) bakterilerinizin azalmış olması olabilir. Burada yapmamız gereken süt tüketimini azaltmak değil, eczaneden laktobasil türde probiyotik takviyesi almak ve ısrarla kefir, yoğurt tüketmektir.
- Belki de sebebi antibiyotik kullanımıdır. Antibiyotikler sadece zararlı hastalık yapıcı mikroorganizmaları öldürmekle kalmaz, probiyotikleri de öldürür.
- Süt ve ürünlerinin rafta bekleme süresine dikkat etmemiş de olabilirsiniz. Raf ömrü dolmuş/dolmak üzere olan ürünü satın alıp dikkat etmeden tüketirseniz istenmeyen mikroorganizmalar ürer ve probiyotikler hızla azalır. Bağırsak florası bozulur. Sütü sindirememeye başlarsınız, gaz şişkinlik yapar.
- Evde üretilen yoğurdun raf ömrü takibini yapmıyor olabilirsiniz. Kalabalık ailelerde: 5 litre süt alınıp, yoğurt mayalanıp, aile boyu 10 gün boyunca yoğurt tüketiliyor. Yoğurdunuzu 3-4 günde, çiğ sütü kaynattıktan sonra veya pastörize sütü açtıktan sonra 48 saatte bitirmelisiniz.
- Süt tüketmeyi uzun dönem ara vermiş olabilirsiniz. Bu kez yeniden süte dönmeniz zorlaşır. Çünkü: Sütteki laktozu parçalayan enzim üretimi azalır.
- Sütü soğuk içmeye alışmamış da olabilirsiniz. Örneğin birçok evde yoğurt, buzdolabından çıkarılıp kalorifer peteğinin üzerinde bekletiliyor. Ya da süt oda sıcaklığında yarım saat bekletiliyor.
- Ambalaj üzerindeki son kullanma tarihini dikkate alınıp, kapağı açtıktan sonra günlerce dolapta bekletiliyor olabilirsiniz. Ambalajlı üründe son kullanma tarihi, kapak açıldıktan sonra geçerli değildir. SKT ibaresi, rafta kapağı kapalı soğuk ortamda bekleme süresini ifade eder. Kapağı açıldığı andan itibaren süt kullanım süresi 48 saattir.
Eczacınızdan farklı Laktobasil türlerini içeren probiyotik ürünleri alıp, ara vermeden en az 3 ay düzenli kullanın. Ürününüzün ishal için tasarlanmamış olması önemlidir. Antibiyotik kullandıysanız; değişen markalarda probiyotikleri aylarca ardışık kullanmanız gerekir. Bir yandan da yoğurt, kefir tüketmeye devam edin. Çay bardağının dibinde yatay 1 parmak kadar sütü diyete ekleyin. Bağırsaklarınız alıştıkça her hafta sütün dozunu azar azar artırarak kullanmaya devam edin. Yaşam boyu ne olursa olsun az da olsa süt tüketmeyi hiç bırakmayın. Eğer tüm bunlara tam riayet etmenize rağmen sorun yaşıyorsanız, başka besinlere de intoleransınız varsa, kronik bağırsak sorunlarınız varsa bir gastroenteroloji uzmanına ve bu alanda deneyimli bir diyetisyene ulaşın.
Çoğu birey besinleri saklama koşulları ve bağırsak sağlığını korumayla ilgili bilgisizdir. Bağırsak zarar görünce faturayı süte keserler. Bilinçli besin tüketimi ve sağlıklı beslenerek bağırsağı korumanın yanı sıra probiyotik tüketmek halinde sütün zehir olmadığını görürüz. Süt zehir değildir.