Mimarlık mesleği barınma ihtiyacının başlaması ile ortaya çıkan ve binlerce yıllık geçmişiyle dünyanın en eski mesleklerinden birisidir. Ortaya çıkışından beri popülerliğini hiç kaybetmeden devam ettirmekte ve varlığını korumaktadır.

Hangi anne baba çocuğunun mimar olmasını istemez ki? Ancak özellikle, İzmir ve Türkiye’de durum bu popülerliğe uygun olarak pozitif ilerliyor mu acaba?
2022 yılında Avrupa mimarlık Konseyi’nin yaptığı bir araştırmaya göre tüm Avrupa’daki kayıtlı mimar sayısı 620.000. Bu mimarların yarattığı iş miktarı yıllık yaklaşık 21 milyar Euro. Ayrıca bu rakam 2020’den sonra %24 artarak 21 milyara ulaşmış. Türkiye’de kızlarımız açısından özellikle mimarlık diğer mesleklere göre daha popüler. Bu durum Avrupa’da da çok benzer; mimarların %46’sı bayan ve bu bayan mimarların %32’si 40 yaşın altında.

Ülkelere göre baktığımızda Avrupa’daki tüm mimarların yaklaşık %50’si üç ülkede toplanmış durumda. 151.000 mimar ile İtalya birinci sırada iken, 119.400 mimar ile İngiltere ikinci, 72.500 mimar ile de Türkiye Avrupa’da kayıtlı mimar bulunduran üçüncü ülke durumunda. Ayrıca her sene Türkiye’de 10.000’e yakın yeni mimar bu rakama eklenmektedir. Yani 2024 yılında bu rakamın 90.000’e ulaştığını görmekteyiz.

1991 yılında üniversitede mimarlık eğitime başladığımda İzmir’de sadece 9 Eylül Üniversitesi’nde mimarlık eğitimimi verilmekteydi. Bugün ise İzmir Bakırçay Üniversitesi’ni de sayarsak yedi üniversitede mimarlık fakültesi bulunmaktadır. Mimarlık adı da çok güzel olduğu için her yeni üniversitede hemen bir mimarlık bölümü açılıyor. İnanın fotoğrafçılık bölümü açmak bile daha zor, çünkü karanlık oda, fotoğraf ekipmanları vs. çok daha maliyetli. Peki ya akademisyen altyapısı nasıl diye sorarsanız, ana sorun da burada başlamakta. Çünkü bu kadar çok mimarlık fakültesini taşıyabilecek yetkin ve donanımlı akademisyen bulunmamakta. Dört yıl sonra mezun olan mimarın elinde bir diploma ama mesleğini gerçekleştirmek için yeterli eğitimi aldı mı? Cevabı kesinlikle ne yazık ki hayır. 

Avrupa’ya geri dönelim. Avrupa’daki her dokuz mimardan biri Türkiye’de kayıtlı. Ancak, mimar başına düşen inşaat yatırımında ise Türkiye kendisinden önce gelen Yunanistan’ın yarısı ile açık ara sonuncu durumda. Hal böyle olunca beklentiler ile gerçek gerçekler arasında uçurum bulunmakta. Elbette mimarlara ihtiyacımız var ama doğru üniversitede yeterli eğitimi almış olmak şartıyla.

Peki bu durum nasıl düzelir? Öncelikle, mutlaka mimarlık fakültelerinin sayısı acilen azaltılmalı. Fakülteler ya birleştirilmeli ya da direk kapatılmalı. Akademik kadrolar niceliksel değil niteliksel olarak yeterli olduğunda o fakülte var olmalı.

İzmir’de çocuğunuzu gönderebileceğiniz mimarlık fakültesi ancak dört tane olabilir. Bundan fazlası da şu anda olmaması gerekiyor. Siz de çocuğunuzun mimar olmasını istiyorsanız bunlardan bir tanesinde eğitim almasını sağlamalısınız. Yoksa diplomalı işsiz bir mimarın anne veya babası kim olmak ister ki.