Ruh sağlığı alanında son yıllarda artan çalışmalar, dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) olarak bilinen çoklu kişilik bozukluğunun yalnızca edebiyat ya da film kurgularına özgü bir durum olmadığını, günlük hayatta da sık karşılaşılan bir rahatsızlık olduğunu ortaya koyuyor. Bu bozukluk, bireyin içinde bağımsız kimliklerin varlığını hissetmesi, hatta bu kimliklerle iletişim kurmasıyla kendini gösteriyor.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu belirtileri nelerdir?
Bu rahatsızlık, bireyin içinde bağımsız bir başka kişinin var olduğunu hissetmesi ile tanımlanıyor. Bu farklı kimlikler, kişinin kendi içinde "alter" olarak adlandırılıyor ve her bir alterin bağımsız bir geçmişi, ismi, yaşı, hatta farklı fiziksel özellikleri bulunabiliyor. Alterlerin, bireyin kontrolünden çıkarak bedenin ve davranışların kontrolünü ele geçirdiği durumlar da görülmekte. Bu anlarda hasta, kendi düşünce ve eylemlerini dahi yabancı biri tarafından yönetiliyormuş gibi hissediyor. Bu alter kimlikler hastanın günlük yaşamında önemli değişikliklere neden olabiliyor ve bazı durumlarda kişinin sağlığına zarar verme eğilimleri de gözlemlenebiliyor.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun nedenleri nelerdir?
Araştırmalar, DKB’nin kökeninin genellikle çocukluk dönemine uzandığını ortaya koyuyor. Özellikle ağır travmatik olaylar yaşamış çocuklarda, psikolojik savunma mekanizması olarak dissosiyasyon gelişebiliyor. Travma karşısında ruhsal dengeyi koruyabilmek adına çocuk, yaşadıklarını kendine değil, "bir başka kişiye" aitmiş gibi kabul ederek duruma adapte olmaya çalışıyor. Bu savunma mekanizmasının kronik hale gelmesi ise dissosiyatif kimlik bozukluğunun temelini oluşturuyor.
Tedavi yöntemleri: Psikoterapinin önemi
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun tedavisinde öncelikle psikoterapi öne çıkıyor. Hastaların alter kimliklerinin farkına varmaları, terapi sürecinde bu kimliklerle yüzleşmeleri ve entegrasyon sağlamaları hedefleniyor. Terapi sürecinde alter kişilikler ile tek tek çalışılarak hastanın bütünleşme sürecine ulaşması amaçlanıyor.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu ile mücadele eden bireyler, psikiyatri ve psikoloji kliniklerinde doğru bir terapi programıyla yaşam kalitelerini artırarak sağlıklı bir hayata adım atabiliyor.