Aristoteles Sokrates Onassis, Yunanlı bir iş adamıydı. Dünyanın en büyük nakliye filosunu kurmuştu ve dünyanın en zengin ve en ünlü insanlarından birisiydi. Onassis, 1906 yılında İzmir'de, Karataş’ta Yunan bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. 1922 yılındaki Büyük İzmir Yangını'ndan sonra ailesiyle birlikte Yunanistan'a kaçtı. 1923 yılında ise Arjantin'e taşındı ve tütün tüccarı olarak, daha sonra da bir nakliye şirketi kurdu. 1953 yılında Monaco'ya taşınan Onassis, Monte Carlo Kumarhanesi'nin sahibi olarak ülkenin ekonomik kontrolü için Prens Rainier III ile mücadeleye girişti ve bir süre sonra aralarında anlaşmazlık doğdu. 1950'lerin ortalarında Suudi Arabistan ile bir petrol nakliye anlaşması sağlamaya çalıştı ve balina avcılığına başladı.1960'larda Onassis, Yunan askeri cuntası ile büyük bir yatırım sözleşmesi (Proje Omega) yapmaya çalıştı ve 1957'de kurduğu Olympic Airways'i sattı. Oğlu Alexander'ın 1973'teki ölümünden çok etkilendi ve iki yıl sonra öldü.

Onassis, 1923 yılında cebinde sadece 250 dolarla İstanbul'a döndü. O yılın Ağustos ayında, Nansen pasaportuyla Arjantin’e, Buenos Aires'e geldi ve Aduanas Argentinas'ta ticaret ve liman vergisi yönetimi üzerine eğitim alırken İngiliz United River Plate Telephone Company'de telefon operatörü olarak ilk işine girdi. Daha sonra küçük bir girişimci oldu, Arjantin’de ithalat-ihracat şirketi kurdu ve Arjantin'e İngiliz-Türk tütünü ithal ederek büyük bir servetin de sahibi oldu. Sevgilisi olan ünlü operacı Maria Callas'a, Buenos Aires'te eroin kaçakçılığı için kullanılan bir nakliye şirketi kurarak servetini kazandığını söylediği söyledi. 1929 yılında Arjantin vatandaşlığını almaya hak kazandı. Sonunda, Buenos Aires'te ilk nakliye ticareti şirketi olan Astilleros Onassis'i kurdu. Arjantin'de büyük bir servet kazandıktan sonra, nakliye işini dünya çapında genişletti ve Buenos Aires ve Atina'daki ofislerini koruyarak nakliye işleri imparatorluğunu kurduğu New York’a taşındı.

1950'lerdeki Onassis, Suudi Arabistan Kralı ile bir tanker taşımacılığı anlaşması sağlamak için görüşmeler yapmaya başladı. Arabian-American Oil Co. (şu anda Saudi Arabian Oil Company, şimdilerde bu firma meşhur Aramco olarak biliniyor). Bu düzenleme, Suudi Arabistan'ın petrolü üzerindeki Amerikan petrol şirketlerinin tekel kontrolünü sona erdirecekti ancak ABD hükümeti tarafından engellendi. Bu nedenle bir anda ABD hükümetinin hedefi haline geldi ve 1954 yılında FBI, Onassis'i ABD hükümetine karşı dolandırıcılık yapmakla suçladı. ABD bayrağı taşıyan tüm gemilerin ABD vatandaşlarına ait olmasını gerektiren nakliye yasalarının vatandaşlık hükmünü ihlal etmekle suçlandı. Onassis suçlu olduğunu kabul etti ve ABD hükümetine 7 milyon dolar ödemek zorunda kaldı.

Onassis’in özetl hayatı bir hayli karışıktı. İlk olarak 28 Aralık 1946 tarihinde nakliye kralı Stavros G. Livanos ve Arietta Zafiraki'nin kızı olan Athina Mary Livanos ile evlendi. Livanos evlendiklerinde 17 yaşındaydı, Onassis ise 40 yaşındaydı. Onassis ve Livanos'un ikisi de New York'ta doğan iki çocuğu vardı. Alexander ve Christina. Hatta Onassis efsanevi süper yatına kızının adını vermişti. Onassis ve Livanos, Onassis'in Maria Callas ile ilişkisi nedeniyle Haziran 1960'ta boşandılar. Onassis ve efsanevi opera sopranosu Maria Callas ile ikisi de evli olmasına rağmen ilişki yaşadılar. İkili, 1957 yılında Elsa Maxwell tarafından Venedik'te düzenlenen bir partide tanışmışlardı. Callas ve Onassis ilerleyen yıllarda eşlerinden boşandılar ancak evlenmediler, ancak ilişkileri uzun yıllar devam etti. Onasis, ABD Başkanı John F. Kennedy'nin eşi Jacqueline Kennedy ile 20 Ekim 1968'de Onassis'in adası Skorpios'ta evlendi. Onassis'in ölümünden sonra Christina, Jacqueline'le Onassis'in vasiyetine itiraz etmemesi karşılığında 25 milyon dolar karşılığında anlaştı.

Onassis, 15 Mart 1975'te Fransa'nın Neuilly-sur-Seine kentindeki Paris Amerikan Hastanesi'nde, solunum yetmezliğinden 69 yaşında öldü. Onassis, oğlu Alexander ve kız kardeşi Artemis'in yanına, Yunanistan'daki Skorpios adasına gömüldü. Onassis'in vasiyeti gereği, oğlunun anısına, Onassis'in mirasının %45'ini alan Alexander S. Onassis Vakfı’na geçti. Mirasının geri kalanı kızı Christina'ya bırakıldı. Christina'nın payı o zamandan beri tek çocuğu Athina'ya geçti ve bu da Athina'yı dünyanın en zengin kadınlarından biri yaptı. Jacqueline Onassis de mirasın payını aldı ve kayınbiraderi Ted Kennedy tarafından müzakere edilen 10 milyon dolarlık bir anlaşmaya vardı. Onassis'in naaşını taşıyan Boeing 727, daha sonra bir Amerikalı elektrik mühendisi tarafından 100.000 ABD dolarına satın alındı ​​ve Oregon, Hillsboro'da alışılmadık bir özel konuta dönüştürüldü.

Peki, Onasis ile İzmir’in bağı nasıldı? Onassis’in dedesi 19. yüzyılda ticaret için Kayseri-Talas’tan Akhisar'a göçen Konyalidis (Konyalı) lakaplı Hıristo adında birisiydi. Ana dili Türkçe olan Karamanlı Ortodoks Türklerdendi. Hristo, Akhisar’da geniş tütün tarlaları satın almıştı. Oğullarından Socrates, İzmir’in en zengin tütün tüccarlarından biri olmuştu. Aristotle Onassis, 1906 yılında İzmir Karataş’ta varlıklı bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Aristotle, 6 yaşındayken annesini kaybetmişti. Çok dindar olan büyükannesi onun rahip olmasını istiyordu. İzmir Evanjelik Rum Okulunu bitirmiş, Oxford için bavullarını hazırlamaya başlamıştı. Yunanca, İspanyolca, Türkçe, İngilizce konuşan, zengin bir asilzadeydi. Büyürken; parasal gücü, cesareti, bağlantıları ve parası vardı. Okul çalışanlarına rüşvet verir, sigara içer, sık sık tartışır, kavga ederdi. Ama kendisine hiçbir şey olmazdı.

Karataş'ta amcası Omiro Onasis’in başkanlığında, Anastasio Hacı Emmanuil, Teofanus Misail ve G. Magrigizni’nin idaresindeki Pelops Spor Kulübünün sutopu takımında yer almıştı. Bu kulüpte kayık, yüzme ve jimnastik branşlarında ve Melantios (Karataş) Mahallesi’nde kendi stadında İzmir çapında iyi sonuçlar alan, İzmir dışında da müsabakalara katılmış, disiplinli bir futbol takımı meydana getirilmişti. Pelops futbol takımı işgal döneminde Aydın’daki Yunan Ordusuna destek veren izcilerin takımıyla da maçlar yapmaktaydı. 9 Eylül 1922’de İzmir’in düşman işgalinden kurtarılmasından sonra; babasının hapse atıldığı, amcası Alexander’in Turgutlu’da asıldığı, tütün depolarının yandığı, servetlerini kaybettikleri iddia edilmektedir.
Onassis, 4 Ağustos 1959 günü İzmir’e gelmişti. O gün, kaynaklara göre arabayla 3 saatlik bir İzmir turu yapmıştı. Böylece Onassis’in 16 yaşına kadar İzmir’de yaşaması ve doğduğu şehri görmüştü. Liberya bayraklı Christina isimli yat 4 Ağustos 1959, Salı günü saat 09.30 civarında İzmir Limanı'na girmişti. Milliyet gazetesi haberi “Winston Churchill yatla şehrimize geliyor. Milyoner Onassis’le birlikte Akdeniz’de geziye çıkan eski başvekil bugünlerde şehrimizde olacak” başlıklı bir yazı yayınlamıştı yerine Milliyet gazetesi, “Winston Churchill yatla şehrimize geliyor. Milyoner Onassis’le birlikte Akdeniz’de geziye çıkan eski başvekil bugünlerde şehrimizde olacak”” başlıklı bir yazı yayınlamıştı. Rodos’tan İstanbul’a gitmesi beklenen yat Onanis’in İzmir’i görmek istemesi nedeniyle İzmir’e uğramıştı. Saat 10.30’da Christina’nın küçük motoru sahile yanaşsa da motorda Churcill’in olmaması bekleyenlerde hayal kırıklığı yaratmış. Onassis eski başbakan Churcill’in rahatsız olduğunu ve bu yüzden karaya çıkamayacağını bildirmiş. Onassis doğduğu evi görmeye gitmiş, Yunan basını ise “Onassis’in evi” başlıklı yazısında; Onassis’in evini bıraktığı gibi bulduğu anlatmış. “Ailesin evinde, onu içeri davet eden bir Türk aile yaşıyormuş. Gazete, Onassis’in şaşkına döndüğünü, çünkü evin odalarının hala çocukluğunun eşyalarıyla döşeli olduğu da yazmış. 

İşte, Karataş’ta başlayıp Fransa’da sonlanan bir ömrün kısa bir öyküsü. Bu arada unutmadan şunu söylemek isterim; Avusturyalı gazeteci Willi Frischauer’in yazmış olduğu Türkçe’ye Muzaffer Aşkın’ın çevirdiği, Kervan Yayınları’ndan 1974 yılında yani Onassis ölmeden 1 yıl önce Türkiye’de yayınlanmış olan(kitabın orijinali 1968 yılında ABD ve Avrupa’da yayınlanmıştı) kitabını okumanızı öneririm.