Medya sektörü çalışanları olarak, toplumun bilgiye ulaşması için gece gündüz durmadan çalışan, halkın vicdanı olmayı görev edinmiş, perde arkasında görünmeyen emekçileriz. Peki, bize kim “iyi ki varsınız” dedi? Kim cesaretimizi takdir etti? Kim bizim ödediğimiz bedelleri gördü?
Herkes rahat yatağında uyurken, biz felaketlerin, kaosların ve trajedilerin tam ortasındayız. Deprem mi oldu? İlk biz oradayız. Bir kriz mi patladı? İlk haberi biz alıyoruz. Ancak bunun üzerimizde bıraktığı ağırlığı, ruhumuzu nasıl törpülediğini kimse bilmiyor. Her gün, doğruyu bulmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak adına kendi hayatlarımızdan, kendi ruh sağlığımızdan ödün veriyoruz.
Şüpheyle yaşamak bizim normumuz oldu. Şaşırmak mı? O duygu çoktan kayboldu. Korkmak mı? Onu bile unuttuk. Anksiyete, tükenmişlik ve ilaçlarla ayakta durmak artık bizim meslek hastalığımız. Evlilikler mi? Yarım kaldı. Hayaller mi? Çoktan unutuldu. Çünkü biz hep “başkaları için” yaşadık. Bu meslekte kendini düşünmeye yer yok!
Her an kötü bir haberin gölgesinde olmak, anlık bildirimlere bağımlı yaşamak, psikolojik savaşlarla mücadele etmek… Ama kimsenin umurunda değil. Onlar için biz, sadece bir ekranda, birkaç dakikalık haber arasında gelip geçen yüzleriz. Sadece görevini yapanlarmışız gibi… Oysa, o ekrana gelen her haber bizim ruhumuzdan bir parça alıyor.
Dışarıdan büyülü görünen bu meslek, aslında ağır sorumlulukların, fedakarlığın ve görmezden gelinen bir savaşın ta kendisi. Biz medya sektörü çalışanları, yalnızca mesleğimizi yapmıyoruz; biz, vatanımıza ve toplumumuza hizmet ediyoruz. Ama bunu kim hatırlıyor? Bizim halkın bilgiye, gerçeğe ve adalete ulaşması için verdiğimiz mücadele birilerinin umrunda mı?
Her gün “gerçek” için savaşıyoruz. Ama bu savaşın bedelini yalnızca biz ödüyoruz. Ruhumuzla, ömrümüzle, psikolojimizle, bazen de hayatlarımızla...
Bu meslek, yalnızca haberleri değil, toplumun umudunu da taşır. Ama unutuluyoruz. Biz medya sektörü çalışanları her zorluğa rağmen buradayız, vazgeçmiyoruz. Çünkü bu mücadele cesaretin, doğruluğun ve insanlık onurunun sembolüdür. Ancak bunu hatırlamak isteyen var mı? İşte asıl soru bu!