Türkiye’de futbol, yalnızca yeşil sahada 90 dakikalık bir oyundan ibaret değil. Asıl rekabet, çoğu zaman maçın bitiş düdüğüyle birlikte başlıyor. Kulüpler arasındaki çekişme, sadece sportif başarılarla sınırlı kalmıyor; yönetim kurullarında, basın toplantılarında, federasyon kararlarında, hatta sosyal medyada bile sürüp gidiyor.
Aslında her sezon başında “sahada konuşulsun” dilekleriyle başlıyoruz lige. Ama çok geçmeden gözler maç sonuçlarından çok hakem kararlarına, federasyonun açıklamalarına, kulüp başkanlarının birbirine gönderdiği sert mesajlara çevriliyor. Çünkü Türkiye’de futbol, uzun zamandır sportif bir mücadele olmanın ötesine geçmiş durumda.
Kulüpler, rakiplerine karşı yalnızca gol atmaya değil, masa başında da üstünlük kurmaya çalışıyor. Lisans kurulları, yayın gelirleri, disiplin cezaları, fikstür tartışmaları gibi konular adeta yeni bir “lig” oluşturuyor. Özellikle federasyon nezdindeki kararlar, çoğu zaman saha içindeki performanstan daha belirleyici hale geliyor.
Bu durum futbolun ruhunu da yavaş yavaş aşındırıyor. Çünkü artık bir takım iyi oynadığında değil, iyi temsil edildiğinde veya güçlü ilişkiler kurduğunda avantajlı hale geliyor algısı yaygınlaşıyor. Taraftar da bu gerilimi alıyor, taşıyor, büyütüyor. Futbol, bir spor müsabakası olmaktan çıkıp adeta bir kutuplaşma aracı hâline geliyor.
Bir başka mesele ise kulüplerin kendi iç yapılarında yaşanan karmaşalar. Yönetim krizleri, seçim polemikleri, mali düzensizlikler... Futbolcu transferinden çok kulüp içi çekişmeler konuşuluyor. Teknik direktör değişiklikleri bazen sahadaki sonuçlardan değil, kulüp içindeki güç dengelerinden etkileniyor.
Bu karmaşanın ortasında en çok zarar gören ise yine futbolun kendisi oluyor. Yetenekli oyuncular, sağlam projeler, altyapı çalışmaları ve uzun vadeli planlamalar gölgede kalıyor. Çünkü her şeyin önüne anlık siyasi hamleler, medya savaşları ve kısa vadeli zafer hırsları geçiyor.
Türkiye’de futbolun gelişmesi, sadece daha fazla gol atmakla değil; kulüplerin daha şeffaf, adil ve sorumlu bir şekilde yönetilmesiyle mümkün. Gerçek rekabet sahada kalsaydı, belki bugün çok daha keyifli bir futbol izliyor olurduk. Ama ne yazık ki bu oyun, sahada değil, çoğu zaman kulislerde oynanıyor. Ve orada kazanan, her zaman futbol olmuyor.