Her şey sonuç mudur futbolda? Elbette galibiyet önemlidir. Elbette puan tablosu gerçektir, gözümüzün önündedir. Ama bazen bir maçın ardından sadece skora bakmak, ruhu eksik bir tabloya bakmak gibidir. Göztepe’nin Beşiktaş karşısında oynadığı futbol işte böyle bir tabloydu. Skor tabelasında 1-1 yazıyordu belki, ama Gürsel Aksel’in tribünlerinde yazan bambaşka bir şeydi: “Bu takım yeniden ayağa kalkıyor.”

11 maçtır galibiyet alamayan bir takımın Beşiktaş gibi bir rakibe karşı, özellikle ikinci yarıda sergilediği oyun, sadece bir puanla ölçülemez. Göztepe, ikinci 45 dakikada sadece Beşiktaş’a değil, tüm Türkiye’ye bir mesaj verdi: “Biz buradayız. Sadece puan değil, oyun da kazanılır.” İsmail Köybaşı’nın attığı jeneriklik gol, bu takımın ruhunu anlatıyordu aslında. Geriye düştü, belki sayılarca kez şanssızlıkla burun buruna geldi ama başı dik. Hücumda özgüvenli, mücadelede inançlı, taraftarla bütünleşmiş bir Göztepe izledik. Ve bu, her şeyden kıymetliydi.

Şimdi önümüzde Trabzonspor karşılaşması var. Türkiye Kupası yarı finali. Belki kâğıt üstünde favori Göztepe değil. Belki rakip daha formda, daha oturmuş bir kadroya sahip. Ama Göztepe’nin bir avantajı var: Umut. Ve bu umut, son Beşiktaş maçındaki gibi sadece soyunma odasında değil, tribünde, sokakta, her Göztepeli'nin yüreğinde.

Bu şehir çok şey gördü. Bu takım, küllerinden kaç kez doğdu. Şimdi yine o zamandayız. Kupada finale yürümek sadece bir maç kazanmak anlamına gelmeyecek Göztepe için. Bu, bir dönüş hikâyesi olacak. Zor zamanlardan geçen bir camianın “biz hâlâ buradayız” deyişi olacak. Perşembe günü o sahaya sadece 11 oyuncu çıkmayacak. O formanın içinde direniş olacak, inanç olacak, İzmir’in sarı-kırmızı kalbi atacak. Kazanmak için değil, hak etmek için sahada olacak bu takım. Ve işte bu yüzden, o maçtan önce Göztepe kazanmaya başladı bile.